10.haftanın derbi müsabakası olarak görünen G.Saray-Trabzon maçında oynanan futboldan çok hakem Mutlu Çelik tartışıldı. Şahsen kendisi ile ilgili görüşüm, iki yıldan beri bu sütunun okuyucuları tarafından bilinmektedir. Mutlu Çelik'in futbol kamuoyunun bütünü tarafından tanınması için böyle bir maç gerekiyormuş. İlgili, ilgisiz, yetkili, yetkisiz insanların yazılı ve görsel basında hakemle ilgili demeç ve yazılarına bir göz atarak yorumsuz sunalım: "Tetikçi hakem... Bu adam tetikçi... Şovmen... Görev adamı... Torpilli hakem... Kendisini hakem olarak kabul etmiyorum... Çelik'in hakemlik lisansını yırtardım... Her maçına şüphe ile bakıyorum... Maçtan önce birilerinden görev almış... Hakem camiasına yakışmayan birisi... İğrenç bir çark var... Perde arkası güçler... Ulusoy böyle istedi, Çelik maça atandı... Hakemi Ulusoy atadı... Size galibiyet garantisi veririm... Hadi siz de akıllı oynayın... Bu akşam sizinleyim.. Hakemin geçmişi şaibeli... Nefes almayın atarım... Emir büyük yerden... Dünür mü olmak lâzım... Bu tür pisliklerin hakem camiasından temizlenmesi gerekir... Pansumancı hakem... Biz harcamak istersek harcarız... Mutlu Çelik'in hangi organın uzantısı olduğu belli..." Gördüğünüz gibi hakem hakkında ciddi itham ve ağır eleştiriler var. Açıkçası son iki gündür yazılan, çizilen ve konuşulanlar yenilir yutulur cinsten değil. Hakem camiası töhmet altında, hakemlik müessesesinin idarecisi durumundaki MHK ile koruyucusu durumundaki TFFHGD yönetimlerinin bu çirkin sözler karşısında ki tutumunu doğrusu merak ediyorum. Hukuki yoldan mücadele mi edilecek, yoksa istifa yolu mu seçilecek? Muğlalı Çelik'in "Kimin adamı" olduğu tartışmasına da açıklık getirmek için geçmişi hatırlamak lâzım. Çelik, sayın Hilmi Ok'un kısa zamanda A klasmanına terfi ettirdiği isimlerdendir. Zaten ikisi de yüz ve fizik olarak birbirlerine benzemiyorlar mı? Maça gelince; 19.dakikada Cem'in Serkan'ı cezasahasında ters istikamette düşürecek el teması yok. 58.dakikada yine Cem ayakla müdahalede bulunmadan Ergün'ün kendini yere atması açıkça belli. 33.dakikada Macit her ne kadar kafayla topa vuruyorsa da, omuz ve koluyla topun gidiş istikametini değiştiriyor, haliyle kaleciyi de yanıltıyor. Verilen iki haksız penaltı ile bir gol kararı, oynanan futbola ve neticeye tesir ediyor. Trabzonspor'un ofsayt olmayan yüzde yüz gollük atağının kesilmesi, penaltı atışlarında cezasahasına giriş ihlâlleriyle, Gökdeniz'in rakibine savurduğu tekmenin cezasız kalması göze çarpan diğer hakem hatalarıydı. Yedek kaleci Bülent'in elle ve sözle hareketi ceza gerektirecek şekildeyse sahadan ihracı normal. Altı golün atıldığı, zevkli ve çekişmeli geçen Denizlispor-Beşiktaş maçını yöneten Metin Tokat müsabaka yönetimi ile ilgili aleyhine söylenebilecek bir karar vermedi. Hakemin başarılı bu yönetimi karşısında tecrübeli yardımcı hakemlerin yanlış ofsayt bayrakları dikkat çekti. Trabzon bölgesi genç hakemlerinden Sabit Hacıömeroğlu, Malatya-F.Bahçe maçında başarılarına bir yenisini ekledi. Bütün kritik kararlarda doğru düdük çalan Hacıömeroğlu'nun verdiği penaltı ile Johnson'ı ihracı yerinde ve takdir edilecek bir karardı. İstanbulspor -G.Antep maçını yöneten Murat Ilgaz, neticeye tesir edecek bir hata yapmadı. Kale sahasında kaleci ile Hasan Özer'in havada buluşmasını faulle değerlendirmesi oyun kurallarına uygundu. A.Gücü-Samsun maçında Bülent Uzun, Kocaeli-Diyarbakır maçında Serdar Tatlı, Y.Yozgat-Bursa mücadelesinde Ferhat Gündoğdu, Ç.Rize-Göztepe müsabakasında Selçuk Dereli ile Antalya-G.Birliği maçında Erol Ersoy bu haftanın başarılı isimleriydi.