Bu haftaki gündemimizde yine MHK ve hakem tayinleri var. Öncelikle şunu ifade etmek lâzım; Serdar Tatlı'nın sakatlanmasını tartışmak gereksizdir. MHK'ya gelince!.. Tatlı'nın sakatlanması üzerine, G.Antep-Göztepe maçına tayin ettiği İsmet Arzuman'ı buradan çekerek G.Saray-A.Gücü maçında görevlendirdi. Peki MHK ne yapmalıydı? Ya maçın dördüncü hakemini orta hakem olarak görevlendirmeli ya da bu hafta maçı olmayan formda hakemlerden birine görev vermeliydi. Eğer ikinci seçenek doğrultusunda Metin Tokat'ta karar kılındıysa görevlendirme yeri G.Antep değil, Ali Sami Yen Stadı olmalıydı... MHK bunları yapmayarak 'Şaibeli Lig' iddialarına çanak tuttu ve kendi iflâsını da ilân etti. Karşılaşmalara gelince; gerek üç büyüklerin zirve, gerekse alt sıralarda yaşanan küme düşmeme mücadelesinde görev alan hakemler başarılı yönetimleriyle herkese nefes aldırdı. G.Birliği-Beşiktaş maçını yöneten Ünsal Çimen'in kritik pozisyonlardaki değerlendirmeleri yerindeydi. 60. dakikada Cafer'in, 76.dakikada Youla'nın ve 88.dakikada Okan'ın cezasahasındaki düşüşlerinde penaltıyı gerektirecek birşey yoktu. G.Saray-A.Gücü karşılaşmasının genelinde başarılı olan İsmet Arzuman, gereken yerlerde bulunamadığından iki kritik pozisyonda şansızdı. 60. dakikada Emre'nin Hüseyin'e arkadan ayakla bindirmesi net göremedi. Yardımcısı da uyarı yapmayınca, kırmızı yerine sarı kart çıkardı. 83. dakikada penaltıda kaleci Zafer öncelikle topa dokunuyor ama havada kalan elleri Ümit Karan'ın ayaklarıyla buluşuyor. Hareketin devamında Ümit Karan kendini erken yere bırakmasaydı penaltı tartışılmazdı. Fakat bunca eleştirilere rağmen, süper kondisyonuyla ve otoriter tavrıyla Arzuman beğenildi. F.Bahçe-Trabzon mücadelesinde görev yapan Kuddusi Müftüoğlu başarılı yönetimiyle övgüyü yine haketti. F.Bahçe'nin birinci ve ikinci golünde ofsayt yok. Burada yardımcı hakem Tuncay Akkın'ın da hakkını vermek lâzım. Ancak, tecrübeli yan hakem Münir Takbak'ın Trabzon'un Gökdeniz'le kazandığı nizami golü ofsayt diye iptâl etmesi maçın tek yanlışıydı. Haftanın en kritik maçı Samsun'da oynandı. Mustafa Çulcu'nun yönettiği Rize müsabakasında hakem hatasının hiç olmaması herkesi sevindirdi. Tebrikler Çulcu... Diğer bir kritik maç, Diyarbakır'la Antalya arasında oynandı. Hakem Ali Aydın'ın kararları yerinde ve tartışmasızdı. Disiplin cezası uygulamasında Gürçay'a gösterdiği iki sarı kart, kuralların gereğiydi. Ucuz sarı kart demek kuralları bilmemek anlamına gelir. Hatayı hakemde değil Gürçay'da aramak gerek. Murat Ilgaz, Denizli-İstanbulspor; Bülent Demirlek, Kocaeli-Y.Yozgat; Metin Tokat, G.Antep Göztepe ve Bülent Uzun da Malatya-Bursa maçlarını neticeye tesir etmeden başarıyla yönetti. Son iki yıldır bunca tartışmalara sebebiyet veren MHK'nın sevk ve idaresindeki hakem ve gözlemcilerin, Eskişehir'de yapılacak TFFHGD Genel Kurulu'nda birlik-beraberlik sloganıyla tek liste halinde seçime gidecek olmalarının pek bir anlamı kalmamıştır. Çete, şaibe, şike söylentilerinin ayyuka çıktığı bir dönemde bu kaostan kurtulmak için çözüm tartışmalarının yapılması yerine mevcut yönetimin hazırladığı 'tek liste' ancak krallık yönetimlerinde olur. Bu ortamdaki alkışlar da yürekten değil, 'günlük hesaptan' olur. Şunu özellikle belirtelim ki; futbolumuz ve hakemlerimiz bu uygulamaya lâyık değildir.