Türkiye, Erdemir'e teşekkür etmeli

A -
A +

Haftanın en önemli maçını; öncesi, devamı ve sonrası ile mercek altına alalım. Hakem Orhan Erdemir'in müsabaka yönetimini de böylelikle daha iyi değerlendirmiş oluruz. Şampiyonluğu etkileyecek bir 90 dakika olması, ezeli rekabet, seyircinin tutumu, oyuncuların ruh hali, teknik adamların plânları, yöneticilerin beyanları, saha ve hava şartları gibi faktörleri bir araya getirdiğimizde, müsabakanın çok zor olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Bir de medyanın "Yüzyılın maçı" gibi bir etiket yapıştırması heyecanı en yüksek seviyeye çıkardı. Adeta bütün toplum Kadıköy'deki bu yüksek gerileme kapıldı. Şöyle ya da böyle, hemen herkes bu 90 dakika için "taraf"tı. Taraf olmayan tek kişi ise Erdemir'di. Hafta boyunca süren yayınlarda maalesef Erdemir'in adı sıkça geçti, bu yükü kaldırıp kaldıramayacağı çok tartışıldı. Öyle ki, MHK bile ekranda bu tartışmaların içinde gereksiz şekilde yer aldı. Ve maç anı geldi çattı. Akıcı bir futbolun olmayışı, iddia edildiği gibi Orhan Erdemir'in suçu değildir. Karşılaşmanın hızını ve temposunu medyada hafta boyunca yapılan abartılı yayınlar kesmiştir. Futbolcular da insan, futbolun dışındaki bütün psikolojik etkenler, onları oynayamaz hale getirdi. Herkes çok şey söyleyebilir, bazı iddialarda bulunabilir. Ancak ben de 20 yıllık hakemlik tecrübemden hareketle şunu söylüyorum; Orhan Erdemir, maçın skoruna tesir edecek hiç bir hatalı düdük çalmamıştır. Böyle bir derbide bir hakemden beklenen de bu olsa gerek. Eğer maçın gözlemcisi ben olsaydım, Orhan Erdemir'i aşağıdaki gibi değerlendirirdim: Kişilik olarak başarılıydı; saygı atmosferi meydana getirdi, stresli ve zor anlarda paniğe kapılmadı. Oyun anlayışı, davranışı ve tutarlılık açısından da doğru zamanlarda müdahâle ederek tarafsız bir şekilde zor maça konsantre oldu. Skor ve zaman ne olursa olsun, fauler ve ihlâller için verdiği kararlarda tutarlıydı. Zamanlaması da iyiydi. Disiplin kontrolü açısından ise sert futbolun kasıtlı mı yoksa oyun gereği mi olduğunu çok iyi süzdü. Taktik anlayışı ve işbirliği açısından da yerinde konuşma ve jestleriyle mükemmeldi. F.Bahçeli ve G.Saraylı oyuncuların futbolunu yorumlamadaki kabiliyeti ile avantaj kuralında, her iki taraf için de standart uygulama yapması gözlerden kaçmadı. Sert ve faullü oyunu ayırt ederek, gizli fauller ile el hareketlerini iyi tespit etti. Bana göre, Orhan Erdemir'in tenkit edilecek tek yanı, yardımcı hakemi Fahir Ersoy'un iki yanlış ofsayt bayrağına uyması oldu. Çünkü Erdemir, verdiği her kararda pozisyonlara çok yakın olacak kadar mükemmel kondisyona sahipti. Bence başta Futbol Federasyonu ve MHK olmak üzere, herkes yönetimi sebebiyle Orhan Erdemir'e teşekkür etmelidir. Gelelim, Beşiktaş-İstanbulspor maçına... Yıllarca futbol oynadığı bilinen Mutlu Çelik'in ceza sahasında kısa mesafede topun Recep'in eline çarpmasına penaltı vermesi fazla yadırganmamalı. Zira bu Çelik'in rutin hatalarından biridir. Puan tablosundaki sıralamayı fazla değiştirmeyen haftanın diğer karşılaşmalarında ciddi bir hakem hatası görülmedi. Takımlar neticeyi fazla düşünmeden oynayınca hakemlere de fazla iş düşmüyor. Musa Eryılmaz Ankaragücü-Trabzon, Kadir Tozlu Yozgat-Kocaeli, Zafer Önder İpek Antalya-Samsun, Mustafa Kalkandelen Siirt Jetpa-G.Birliği, Erol Ersoy Denizli-G.Antep ve Yılnur Önen Ç.Rize-Bursa maçlarında skora tesir eden bir hata yapmadı. Sonuç olarak, son üç hafta daha da kritik hale geldi. Tekrarda fayda var: Saha içi ve dışı olaylar tırmanabilir. Bu yüzden herkes yazdığı yazıya, yaptığı yoruma ve yönelttiği soruya dikkat etmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.