Bu hafta da tıpkı geçen hafta olduğu gibi dışarıdan ve içeriden gelen verilerle bolca vakit geçirdiğimiz bir hafta oluyor. Öncelikle bizim açımızdan Pazartesi günü gelen enflasyon verisi çok önemliydi. Merkez Bankasının geçen hafta salı günü akşamı faiz artırımı kararı kimi kesimlerden çok eleştiri alırken kimi kesimler ise kararı alkışladı.
Kendi açımdan şu ya da bu kararın alınmış olması değil, Merkez Bankasının kafasının karışık olmaması çok daha önemliydi. Merkez Bankası enflasyonu ciddiye aldığını, enflasyonu Türkiye için en önemli sorun gördüğünü verdiği faiz artışı kararı ile ortaya koymuş oldu. Bu bir tercihtir saygı duyuyorum. Merkez Bankasının beklentiler üstünde faiz artırımına gitmesi de çok eleştirilmişti. Nitekim bu kararında ne kadar haklı olduğu pazartesi günkü enflasyon verilerinden sonra sanırım daha anlaşılır olmuştur.
17 Aralık 2013 tarihinden sonra hiç beklenmedik şekilde gelişen Türkiye'nin siyasi hayatı, ekonomik anlamda çok önemli yaralara sebebiyet verdi. Bu süreçte en önemli etkiyi doların TL karşısındaki anormal yükselişinde gördük. Buna bir de Merkez Bankasının olaylara seyirci kalması eklenince tahribat çok yüksek oldu. Sadece bu da değil, seçim yılına giriyoruz bütçe açığı vermeyelim diye yılbaşında peşi sıra yapılan, bir kısmı anlamsız ÖTV zamları da eklenince, enflasyon sepeti Ocak ayında patladı.
Artan kurların ve hesapsız yapılan ÖTV zamlarının etkisini Ocak ayı enflasyonu üzerinde çok net gördük. Ocak ayında tüketici fiyatları aylık bazda % 1,72 artarken, üretici fiyatları ise aylık bazda 2008 yılı Nisan ayından bu yana en yüksek değer olan % 3,32 i gördü. Özetle üretici bu ay çok yükseğe imal etti. Peki üretici bu maliyeti üzerinde taşıyacak mı? Elbette hayır. Bu maliyetler ilerleyen aylarda tüketici fiyatlarının üzerine bindirilecek.
Bu arada seçim sonrasına ertelenen doğalgaz fiyatlarındaki artış ve bu artışın elektrik fiyatlarına yansıması sonrasında enflasyon hedefi bir darbe daha yemiş olacak. Zaten artan fiyatlar dolayısıyla doğalgaza zam gelmesi artık kaçınılmaz bir hal aldı. Sadece uzatmaları yaşıyoruz. Bunun üzerine bir de kuraklık dolayısıyla olası gıda fiyatlarındaki artışı eklerseniz 2014 yılı hedefi % 6,6'nın, gelen enflasyon verileri sonrası tutturulabilir olması çok zor gözüküyor.
İşte Merkez Bankası tüm bu analizleri kendi içinde yaptığı için faiz artırımını beklentiler ötesi gerçekleştirdi. Onlar biz verileri görmeden önce 2014 hedefi olan % 6,6'nın ortaya çıkan gelişmelerle yakalanabilmesinin güçlüğünü biliyorlardı. Mart ayı gibi 2014 yılı enflasyon hedefinde revizyon gelebilir.
Hazır enflasyondan bahsetmişken önerim, TÜİK tarafından internet sayfasına "bireysel enflasyon" hesabının mutlaka konulması gerekliliği. Almanlar bunu yapıyor. Kafadaki sorular da kayboluyor.