Âdettendir, yıl biterken bütün bir yılın bilançosu çıkarılır, iyi yapılan, kötü ya da eksik yapılan işler ortaya konulur, bir sonraki yıl için öngörüler belirlenir...
Tam da yıl sonu itibariyle içinde bulunduğumuz yılın analizlerini yapıp, bir sonraki yıl beklentilerini ortaya koyacakken, 17 Aralık 2013 tarihinden bu yana ortalık toz duman. Havada uçuşan siyasi söylemler, operasyonlar, ekonomideki tüm öngörüleri, tüm değerlendirmeleri de aldı götürdü. Son yaşananlar ciddi bilinmezliklerle karşı karşıya bıraktı bizi. Örneğin 2013 yılında cari açıkta yakalanan aşağı yönlü hareketle ya da büyümede gelebilecek hükümetin bile beklemediği gelişmeyle kimse ilgilenmez oldu. Merkez Bankası'nın yıllardır bir türlü tutturamadığı enflasyon hedefini yine bu yıl ıskalayacak olması ve neden yine olmadı sorusu anlamsız hale geldi. En ufak TL değerlenmesinde öldük bittik diyen ihracatçılar bile 3 TL'yi geçmiş Euro'ya sevinemiyor. Uzun yıllardır ha bugün ha yarın Dolar artar da elimdeki dolarları bozdururum diye düşünen bir kesim bile Dolar'ın TL karşısındaki rekorlarını hüzünle izliyor. Ekonomide ekonomi dışında her şey konuşulur oldu. İş adamları bir sonraki yıl yatırım planlarını ekonomik gerçeklere göre değil, kimin kimi yeneceğine göre şekillendirmeye çalışıyor. Yıllardır unutulan ve ticaret hayatına yeni giren gençlerin bilmedikleri "istikrarsızlık" her kesimde konuşulur oldu. 12 yıllık kazanımlar hoyratça bir köşeden diğerine savruluyor. Bu arada benzin ve mazotta tarihî zamlar yaşanıyor ve herkes acaba elektrik ve doğalgaza yapılacak zam ne olur diye konuşuyor...
Tüm bunlara karşı ülke ekonomisi ısrarla siyasi alandaki hoyratlığa, ben senin altında kalmam yaklaşımına teslim olmamaya çalışıyor. Hepimiz öngörüleri, ekonomik gerçekleşmeleri bir yana bıraktık, bu kaos ortamı bir an evvel son bulsun diye içimizden geçiriyoruz.
Oysa Türkiye'nin 2014 yılında artık sanayileşmeyi tekrar gündeme alması lazım. Ekonomideki reformların bir an evvel uygulamaya konulması gerekiyor. Orta Gelir Tuzağına düşecek miyiz diye tartışmanın anlamsız hale geldiği, düştüğümüz çok net olan bu tuzaktan el birliği ile çıkış yolu aramamız gerekiyor. Bilişim sektörünün daha fazla gelişmesi için yeni teşvikler ortaya koymamız, Güneydoğu'yu daha rekabetçi daha kazançlı bir bölge haline getirmeye çalışmamız gerekiyor. İş adamlarının yatırımının önündeki engelleri kaldırmamız, Türkiye'yi yatırım cenneti haline çevirmemiz, bürokrasiyi ortadan kaldırmamız gerekiyor. Kendi "mutlaka yapılması gerekenler"inizi bu listeye ekleyebilirsiniz. Ama bunların hiçbirini konuşmuyoruz. Siyaset her yere hakim. Ortam puslu ve sisli. Kredi Derecelendirme Kurtları da bu havayı çok seviyor. Bizden söylemesi. 2014 yeni umutlarla gelsin. Hepinizin yeni yılı kutlu olsun...