İran ile yeni bir sürece doğru

A -
A +
Geçen haftanın en önemli konusu Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Rusya, Çin ve  Fransa ile bu beşliye dahil olmuş olan Almanya'nın (Bunlara kısaca P5+1 deniliyor) İran ile nükleer enerji konusundaki anlaşmanın bir protokole bağlanmasıydı. Anlaşmanın en önemli özelliği, sadece P5+1 ülkelerini memnun eden bir anlaşma olmaktan ziyade İran'ın da memnun olduğu ve bu süreci kendi kamuoyuna rahatlıkla anlatabilecek olmasıydı.
Anlaşmaya göre İran daha fazla uranyum zenginleştirmesi yapmayacak ve Arak'taki tesisinin faaliyetlerine son verecek. Karşılığında ise 4 milyar doları bulan dondurulmuş parası serbest kalacak ve günlük 1 milyon varillik üretim hakkı da korunacak ancak üretim hakkı şimdilik artmayacak. Kısa vadede üretim artışı öngörülmemiş olsa bile, dondurulmuş petrol gelirlerinden altın ticaretine kadar birçok ticaret kaleminde İran için baskının azalması anlamına geliyor bu anlaşma. Sürecin işleyişine bakılacak ve 6 ayın sonunda ise henüz detaylarını bilmediğimiz şartlar yerine gelmiş olursa daha fazla adım atılacak. Böylece, İran'ın uranyum zenginleştirme hakkı bir noktaya kadar tanınırken nükleer girişimlerinin olmayacağı umut ediliyor.
Süreci hep beraber yaşayıp göreceğiz. Ancak anlaşmanın olmasına en çok sevinen ülkelerin başında şüphesiz ki Türkiye geliyor. Her şeyden önce İran bizim yüzyıllara dayanan, aynı coğrafyayı paylaştığımız komşumuz. Öte yandan, İran açısından Türkiye, ülkenin batıya açılan kapısı. Ticari ilişkiler anlamında geliştirilecek çok şey var. Genellikle turizm gelirlerindeki artış ilk beklenti konusu olsa da, İran'ın yıllardan bu yana eskiyen ya da yapılamamış olan altyapı yatırımlarının ambargonun yavaşlaması ile birlikte ülkeye akacak parayla birlikte yapılacak olması, özellikle bu coğrafyada büyük tecrübeye sahip müteahhit şirketlerimiz için büyük bir fırsat ortaya koyuyor. Bu dönemde geçmişe kıyasla İran'ın bir tehdit olarak algılanmaması geleceğe yönelik çok ortaklı projelerin oluşmasına imkân tanıyabilir. Ortak kültürel özelliklere sahip olunması nedeniyle, Türk Gıda Şirketleri zincir mağazalar yoluyla İran pazarından pay alabilirler. Bu yeni süreçte İran'ın modern sivil havacılık altyapısını Türk Şirketleri geliştirebilir. Küçük uçaklı bölgesel uçuşlar Türkiye'nin Güneydoğusu ile İran arasındaki ticareti artırabilir. Tarım ve Hayvancılık konusunda da iş birliğine gidilebilir.
İran açısından da tek hedef Petrol ticaretini artırmak olmamalı. İki büyük ülkenin petrol dışı ticarette beraber yapabilecekleri çok ortaklıklar var... Netice itibariyle İran'la varılan son anlaşmanın, büyük ticari potansiyele sahip komşumuzla yeni bir sürecin başlangıcı olacağı çok açık. Her iki ülkenin büyük kültürel altyapısı ve engin tarihi, beklentileri artırmaya fazlasıyla imkân tanıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.