İzmir İktisat Kongresi'nin ardından
4 Kasım 2013 01:00
Asrın Projesi Marmaray'ın açılışı, İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve diğer illerimizde yapılan muhteşem kutlamalarla Cumhuriyetimizin 90. Yılını kutladığımız haftada, bir diğer çok önemli etkinlik ise 5. İzmir İktisat Kongresi idi. 30 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın katılımıyla gerçekleşen kongrenin ilk düzenlendiği tarih 17 Şubat 1923. Cumhuriyet henüz ilan edilmemişken iktisadi bir kongrenin vatan topraklarında gerçekleştirilmesinin çok büyük önemi var. Nitekim Atatürk Nutku'nda bu kongreyle ilgili olarak "Bundan sonra, siyasî, askerî muzafferiyetler (zaferler) ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadî muzafferiyetler ile tetviç edilemezlerse (taçlandırılamazlarsa) husule gelen (ortaya çıkan) zaferler pâyidar (kalıcı) olamaz, az zamanda söner" ve "İktisadiyat demek her şey demektir" diyor.Güçlü ülke olabilmek için ekonomik güç mutlaka şart. Bu nedenle Cumhuriyetin ilanının 90. yılında 9 yıl aradan sonra yeniden düzenlenen ve ana teması "Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi" olan bir kongrenin yapılması, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ile de örtüşmektedir. İlk kongrede alınan kararlara baktığımızda örneğin "Ham maddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir" kararı zaman kavramını ortadan kaldırdığımızda bugün için de geçerliliğini hâlâ korumaktadır. Cari açık olarak adlandırdığımız ve son yıllarda en çok eleştiri yapılan konuların başında gelen derdin çözümü burada değil midir? Ya da "Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir" kararına bugün de katılmamak mümkün müdür? Hele "Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır" kararı bugün için hükümetin en hassasiyet gösterdiği konulardan biri değil midir?
Ekonomide dolar ne olacak, altın ne olur soruları içinde günlük yatırım ve kâr hedefleriyle, büyük Türkiye olma hedeflerini kaçırmamamız gerekiyor. Oysa Dolar, Faiz ve Borsa üçgeninde zaman yitirip "Orta Gelir Tuzağı"na takılma riski ile karşı karşıyayız. Bu o kadar büyük bir risk ki, ülkemizin ileri gelenleri son zamanlarda bu tuzağı her zamankinden fazla hatırlatır oldular.
10.000-15.000 dolar arasına sıkışıp kalmış kişi başına bir Milli Gelir, % 3'ün ötesine geçemeyen bir büyüme Büyük Türkiye idealinin hedefleri olamaz. Türkiye'yi bundan sonraki hedeflerine taşıyacak II. Nesil yapısal reformları tartışmamız gerekiyor. İlk Kongrede hedef "Misak'ı İktisadi Hedefleri"nin ortaya konulmasıydı, şimdi bundan sonraki hedefler "Büyük Türkiye'nin Ekonomik Hedefleri" olmalı...