Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ihracatımız ekim ayında 2012 yılının ekim ayına göre % 4.7, bir önceki ay olan eylül ayına göre % 3.9 azaldı. Tabii ki ithalat bu süreçte aynı kalmadı. Ekim ayı ithalatımız 2012 yılının ekim ayına göre % 11.7, bir önceki ay olan eylül ayına göre ise % 5.8 arttı. Bu durum ülke ekonomisi için sıkıntı oluşturabilir. Nedeni basit: Gelirimizden fazla giderimiz var.
Hal böyle olunca "Cari Açık" konusunda fazla yol alamıyoruz. Nitekim kredi derecelendirme kuruluşları yüksek cari açığın önümüzdeki dönemler için tehlike sinyali olduğunu her fırsatta dile getiriyorlar. Şimdilik notumuz yönünde bir sıkıntı olmamakla birlikte gelecekte bunun ciddi sorun teşkil edebileceğini de söylemeden edemiyorlar.
Tam "yatırım yapılabilir ülke" konumuna gelmişken, bunu kaybetmek ülke ekonomisi için önemli sorunlar meydana getirebilir. Çünkü 2014'te küresel serbest para bugünkü gibi bol olmayacak. Miktarı azalan para bizim gibi gelişen ülkelere giderken daha seçici olacak. Muhtemel gelişmelerin bizim için sıkıntılılar oluşturacağının farkında olan ekonomi yönetimi geçen hafta kredi kartında taksit sınırlamasına gitmek için taslak metin hazırladı. Aslında burada bahis konusu edilen "halkı tasarrufa teşvik etmek" ve "hane halkı borçluluğunu makul seviyeye çekmek olarak" belirtilse de, esas amaç özellikle taksit sınırlaması getirilmesi düşünülen elektronik eşya, otomotiv de ithalatı önleyici tedbirleri almak.
Geçen hafta Cuma günü açıklanan dış ticaret verilerine bakınca bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Tüketim Malları ithalatı Ocak-Ekim döneminde % 13,9 artmış. 2012 yılına kıyasladığımızda bu artış % 8,4. Oysa üretime kolaylıkla dönüşebilen "Sermaye Malı" ithalatı ile "Hammadde Alımları" tüketimin altında. Basitçe ifade ile üretmeden tüketiyoruz. Netice itibariyle getirilen son önlemler tüketimi azaltmak amaçlı. Ancak bu türden tedbirler özlemle beklediğimiz Yapısal Tedbirler değil. Bunlar Mikro Ölçekli günü kurtarmaya yönelik olan tedbirler. Türkiye'nin ihtiyacı ise Kemal Derviş'in öncülüğünde oluşturulmuş olan Borçtan Kurtulma Politikalarının yerine geçecek ve Türkiye'yi Üretim Ekonomisi'ne yönlendirecek önlemler paketi.
Yapısal Tedbirlerin gerekliliği ısrarla seslendirilmesine karşılık günü kurtarmaya yönelik politikalara ağırlık verildiğini görmek ise en azından bizler açısından tam bir hayal kırıklığı. Cebinde birden fazla kredi kartı taşıyan bir kişi eğer bu önlemler taslak olmaktan çıkıp uygulamaya geçerse istediği elektronik eşyanın ilk 6 taksitini bir kartıyla geri kalan 6 taksitini diğer kartıyla rahatlıkla alabilecek. Ya da 6 ay için kredi kartıyla, diğer 6 ay için senetle borçlanacak. O halde nerede kaldı bizim bu önlemler?