Malumunuz ocak ayı çalışanların zam beklentisi içinde olduğu ay iken patronların ah vay yakınmalarının en yüksek sesle ifade edildiği aydır.
2013 yılı, krizin sadece bizde değil, tüm dünyada en çok hissedildiği yıllardan biriydi. Hal böyle iken, Bloomberg tarafından açıklanan "Milyarderler Endeksi" ay vah diye yakınan büyük patronların aslında gelirlerini nasıl artırdıklarını da gözler önüne serdi. 2013 yılında daha da zenginleşen 300 dünya milyarderinin toplam serveti 3.7 trilyon doları buldu.
Her yıl yapılan dünya zenginleri sıralamasında bu yılın birincisi, 2013 içinde servetini 15.8 milyar dolar artırarak 78 milyar doların üstüne çıkaran Amerikalı iş adamı Bill Gates oldu.
Bloomberg Milyarderler Endeksi'nde, önceki yılın birincisi Meksikalı telekomünikasyon devi Carlos Slim geçen yıl azalarak 72 milyar dolara düşen servetiyle ikinci sırada yer aldı. Dünyanın en zenginleri listesindeki 300 servet sahibinden sadece 70 iş adamı 2013 yılında para kaybettiğini açıkladı.
Şimdi esas can alıcı noktaya gelelim; Dünyanın milyarlık zenginleri arasına 2013'te kârlılık paylarını artıran 109 yeni iş adamı dahil oldu. Oysa biliyoruz ki, toplumların bu üst tabakaları dışında kalanların gelirleri 2013 yılında ciddi oranda azaldı. Özetle 2013 yılında Gelir Eşitsizliği daha da arttı.
Gelir eşitsizliğinin artması, farklı gelir grupları arasındaki mesafeyi arttırırken, gruplar arasındaki iletişim ve sosyal paylaşımı zayıflatır. Daha açık bir ifade ile insanlar arkadaşlarını, dostlarını, eşitleri arasından seçme eğilimindedir. Kendi eşiti olarak gördükleri, paylaşımda bulundukları insanlarla ortak bir kimlik ve karşılıklı bağlılık duygusu geliştirirler. Bu bağlılık farklı düzeylerde sosyal grupların oluşmasını sağlar.
Toplumdaki eşitsizliğin artması, grupları birbirinden uzaklaştırırken aralarındaki iletişimi zayıflatır. Bunun sonucunda taraflar birbirlerine şüphe ile yaklaşmaya başlarlar. Aşağıdakiler kendi yoksullukları ve çaresizliklerinden yukarıdakileri sorumlu tutarken, yukarıdakiler aşağıdakileri tembellikle suçlar ve değersiz olarak görürler. Gruplar arası paylaşım, çıkar ilişkisi ile sınırlı hale gelir.
OECD'nin 2012 yıllığında, Türkiye için yoksulluk ve gelir eşitsizliği ile mücadelede gelinen nokta "başarı" olarak tanımlanırken, Türkiye'nin gerek bölge, gerekse dünyadaki diğer ülkeler için model teşkil ettiği belirtilmişti. Ancak bu olumlu gelişmeye rağmen, Türkiye'nin hâlâ, Şili, Meksika, İsrail ve ABD ile birlikte gelir eşitsizliği en yüksek 5 OECD ülkesi içinde yer aldığı ve gelir eşitsizliğinin ülkenin en önemli sorunu olma özelliğini koruduğu gerçeği gözlerimizin içine bakıyor.
Gerçek gelişmişlik ise gelir eşitsizliğinin hızla kapatılmasından geçiyor. Bu fark kapatılmadan ülkenin huzur bulması mümkün değil. Asıl düğüm yeri burası...