Bugünden başlayarak çok önemli bir hafta yaşıyor olacağız. Yurt dışında özellikle Amerikan Merkez Bankası FED'in meşhur tahvil alım programına yönelik 18 Aralık'ta alacağı karar sadece Amerika'yı ilgilendiren bir karar olmanın ötesine çoktan geçti. Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke'nin 22 Mayıs'ta yaptığı ve tahvil alım programının artık sonlandırılabileceğine ilişkin meşhur konuşması sonrasında tüm dünyada özellikle gelişen ülkelerden yüklü miktarda fon çıkışı yaşandı. Tabiri yerindeyse dünya ekonomileri açısından Mayıs sonundan bu yana tam bir türbülans var ve belirsizlik hakim. Herkes kara kara Amerika'nın aylık 85 milyar dolarlık piyasa fonlaması biterse ne olacak sorusunu soruyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, Amerika'nın dünyayı sürekli fonlaması sürdürülebilir değil. Bir şekilde sonlanması gerekiyor. Sıkıntı sonlanmasında değil zaten. Neredeyse tüm dünya bunu kabul etti. Hoş kabul etmese de yapacak bir şey yok. Parayı veren Amerika, paranın sahibi Amerika. Sıkıntı muslukların kısılmasının ne zaman başlayacağının belli olmaması ve her ay musluktan akan 85 milyar doların ne kadar kesintiye uğrayacağı...
Tüm bu olanların bizimle ne alakası var, diye düşünebilirsiniz. Aslında paranın sahibi biz olmayınca çok da haklısınız. Ancak, Amerika'nın piyasaya verdiği bu yüksek tutarlı para, bize ve bizim benzerimiz gelişen ülkelere aktı. Yatırımcılar paralarını burada değerlendirdiler. Şimdi temel korku, paranın kısılmasıyla birlikte bize ve benzerimiz ülkelere akan paranın miktarında azalma olması ihtimali. Bu süreç ise bizi doğrudan etkileyebilecek bir durum. Çünkü ithalat ile ihracatımız arasında negatif bir denge var. Ortaya çıkan açığı ise tasarruflarımız düşük olduğu için dış kaynak yoluyla finanse ediyoruz.
İşte tam da bu noktada paranın çekilme ihtimali en çok bizim sorunumuz oluyor. Dış kaynakla finanse ettiğimiz ticaret açığımızı eğer daha az dış kaynak gelirse nasıl finanse edeceğiz? Ya da ülkeye yabancı para gelmezse ve içerideki yabancı para talebi karşılanamazsa özellikle doların millî paramız karşısındaki değeri ne olacak? Malum eğer bir mal kıtsa piyasada fiyatı yükselir. Kıt doların fiyatının da artacak olma ihtimali ürkütücü. O nedenle Amerika'nın derdi ve alacağı kararlar, bizim de derdimiz oluyor ve alacağımız kararları etkiliyor.
Bu kez bizim Merkez Bankamızın toplantı tarihi (17 Aralık 2013) Amerikan Merkez Bankası'nın toplantı tarihinden (18 Aralık 2013) bir gün önce. Aslında bir nevi şanssız bir durum söz konusu. Keşke tam tersi olsaydı. Merkez Bankamız mutlaka her türlü ihtimali değerlendiriyordur. Ancak açıkçası çok zor bir zaman onları da bekliyor.
Ne diyelim Amerika'nın alacağı kararlar hepimiz için hayırlara vesile olsun.