Aliya İzzetbegoviç veya daha yerli ifadesiyle Ali Ağa İzzetbeyoğlu'nun hayatı da mematı da Müslüman ülke devlet adamları için ibretlik vesika değerindedir. İzzetbeyoğlu'nu böylesine sevdiren ne olmuştur? -Genç yaşından itibaren diktatörlüğe karşı çıkması. -Hapislere düşme pahasına fikirlerinden, hürriyet ve istiklal sevdasından vazgeçmemesi. -Okur yazar ve düşünür olması. -Ve bunların toplamı itibariyle de halkıyla bütünleşmesi, halkının inanç değerlerini kendi inanç bütünlüğü olarak ele alıp ona göre yaşaması. Boşnak lideri, hasta yatağında ziyaret eden son resmi şahsın Türk başbakanı olması manidardır. Recep Tayyip Erdoğan'a dedikleri ise daha da manidar. Merhum devlet adamı, hasta yatağından Türk başbakanına aynen şöyle demiştir: -Çok çalışıyorsunuz, herkesin gözü üzerinizde, dualarımız sizinle. Bu şuur, çok şey diyor olmalı. Zaten bu şuur, O'nu bilge hükümdar ve kahraman konumuna getirmiştir. Ortak kanaat şudur. İzzetbegoviç olmasaydı Bosna devleti de olmazdı. Vefat ettiğinde devletin başında değil, fakat halkın tahtındaydı. Onun için Bosna ahalisi, vefatı iştir işitmez dükkânlarını kapatarak evlerine, camilere dua etmeye gittiler. Şunu fark etmek lazım. Bosna denen bir küçük memleket. O memleket Aliya İzzetbegoviç gibi bir devlet adamını yetiştirmiş. Çeçenistan da aynı şekilde küçücük. O da Cahar Dudayev'i yetiştirdi. Doğu Türkistan küçük değil, ama esir. Doğu Türkistan'ın da İsa Yusuf Alptekin diye bir evladı vardı. Kırım'ın Mustafa Cemiloğlu'nu unutamayız. Kıbrıs'ın Rauf Denktaş'ını gündelik polemikte harcayamayız. Merhum Begoviç'in Türk başbakana dedikleri, doğusu batısı, güneyi kuzeyiyle Türkiye'yi uzaktan yakından çevreleyen bütün bu insanların, milletlerin, toprakların müşterek sesi, müşterek dileği, müşterek duası. Türk başbakanının şahsında Türk misyonunu silkeliyorlar. Soru: Küçük memleketlerden büyük devlet adamı çıkmasını neyle izah edersiniz? Büyük memleketlerin devlet adamlarının, saydığımız isimlerden alacakları çok ibret ve ders var. Milletinin değerlerine ters düşenler unvanlara kavuşur fakat sevgiye kavuşamazlar. Birinciler ölse de unutulmaz. İkinciler yaşasa da unutulur.