Laikliği yeniden tarif etmek

A -
A +

Cumhuriyetimizin 80. yılında bile laikliği tartışıyoruz. Ama iyi ki tartışıyoruz. Tartışma hürriyetinin varlığı bizatihi önemli bir imkân. Bu tartışmalar sebebiyledir ki laikliğin idrak ve uygulamasında haylice mesafe alındı. Daha alınması gereken çok da mesafe var. Bugünkü laiklik anlayışıyla -mesela- 20 yıl önceki aynıdır denemez. 20 yıl öncekiyle de 40 yıl önceki aynı değildi. 25-30 yıl öncelerinde aynı eksenli tartışmalarda isbatlanması gereken bambaşka gerçeklerdi. O zamanki insaf ve iz'an sahibi münevverler laikliğin dinsizlik olmadığını savunurlardı. Onların karşısında yer alanlar, bu iddiaya açıkça muhalefet edemeseler de laflara perende attırarak karşı tezi kabul etmediklerini zımnen ifade ederlerdi. Öylesi mantığın takipçilerinin kalmamış olması toplum adına çok sevinilecek bir olay. Kalmış olsalar bile hesaba katılmayacak kadar marjinal küçük bir grup. Tersine, şimdi, laikliğin diğer boyutlarına vurgu yapılıyor. Üstelik bunu yapan başbakan ve üstelik Atatürk'ün ölüm yıldönümü töreninde dile getiriliyor. Eskiden olsaydı yer yerinden oynardı. Bu gelişmeleri görmezden gelmeyiz. Demokrasi adına olgunluk işareti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi meşhur tarifiyle "laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması"dır. Tarif doğru, fakat eksik. Laikliğin diğer yüzü de "din ve vicdan hürriyeti"dir. Hangi dinden olursa olsun vatandaşların inandığı gibi yaşaması ve ibadet edebilmesi. Laikçilikle laiklik arasındaki ince çizgi budur. İslamcılıkla İslamiyet bir olmadığı gibi, laikçilikle laiklik de bir değil. Birincilerde esas ağırlığı ideolojik tavır belirler. Nitekim başbakan, dediğini devletin dinlere eşit uzaklıkta durması şeklinde şerh ediyor. Zaten din ve vicdan hürriyeti hakkıyla tatbik edildiğinde o netice kendiliğinden hayata geçer. Laiklik, bu şekilde doğru olarak çok tarif edildi. Ancak hükümet başkanı katında ilk defa telaffuz ediliyor. O bakımdan resmi literatüre geçmiştir. Dolaysıyla artık bu konuda bir mutabakata vararak uzlaşmaya gitmek şart oldu. Sokaktaki vatandaşın bir problemi yok. Tarifi dürüst ve olduğu gibi okumayan devrin aydınları. Manşetler, haber bültenleri, köşe yazıları. Artık beylik laflarla düşünmek, konuşmak, nutuk atmak manşet çekmek günleri çok arkalarda kalmalı. Bütün mesele -adına ne derseniz deyiniz- cumhuru, halkı demosu hesaba katmakta. Bu ülkenin insanıyle elitini eşitlemekte. Bu kavram çok önemli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.