Orta Asya'ya dikkat

A -
A +

Komünizm döneminde Orta Asya, meçhulümüzdü. Bölgenin tamamına birden "Batı Türkistan" diyorduk. Batı Türkistan'ın Sovyetlerin hakimiyeti altında olmasına karşılık Büyük Türkistan'ın diğer yarısı Doğu Türkistan da bugün olduğu gibi o zaman da Çin işgalindeydi. Türkistan, zamanımızda Kazakistan'da Hoca Ahmed Yesevî'nin türbesinin de bulunduğu bir küçük şehrin adı. Buna rağmen bölgeye Türkistan demek daha isabetli olur herhalde. Henüz terminolojinin oturmadığı açıkça görülmekte. Bugün dahi Türkî cumhuriyet mi, Türk cumhuriyeti mi, Orta Asya mı, Türkistan mı gibi ırkî ve coğrafî ifadeler tartışılmakta. Sovyetlerin yıkılması ile biz Türkiye Türkleri, Orta Asya'da Türkistan isminde yekpâre bir devletin ortaya çıkacağını sanmıştık. Aslında bu gönlümüzün arzusuydu. Ancak öyle olmadı. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan isminde ayrı devletler istiklallerini ilân ettiler. Bu devletlerle ilk ânda 70 yıllık hasretten doğan hissi yakınlaşmamız, kısa zamanda daha aklî zemine oturdu. Atlarla gelip, uçaklarla döndüğümüz topraklara bir devlet için öncelikli ihtiyaçlar olan hukuk, siyaset, ticaret gibi alanlardaki tecrübelerimizi taşıdık. En büyük hizmetiyse Anadolu'yu İslamlaştırmak için "diyar-ı Rum'a/Roma diyarına gelen Alperenlerin torunları, aynı hizmet aşkıyla dedelerinin çıktıkları topraklara ellerinde bir çantayla giderek yaptılar. Şimdi bu devletlerden bazılarının komşusu durumundaki Afganistan bir savaşın eşiğinde. Zaten Afganistan'ın kuzeyi Büyük Türkistan'ın bir kısmına dahildir. Bölgede, halklar, diller, kültürler birbirine karışmış durumda. Diğer taraftan Türkiye'ye gelince; Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinin tanınmasıyla Türkistan veya Orta Asya'nın kapısı olarak kabul edildi. Bu rolü, hem kendi kendine biçti ve hem de batı dünyası öyle gördü. Sovyet nüfuzunun bölgede kırılmasının ardından Türk nüfuzu önem arz etti. Şimdi, Kırgızistan ABD'ye hava sahasını açtı, Tacikler üs verebilecekler, Özbekler de kara harekâtında topraklarını kullandıracaklar. Bu karar doğrudan Washington'la adı geçen devlet başkentleri arasındaki müzakerelerle alınmadı. ABD konuya ilişkin olarak doğrudan Moskova'yı muhatap saydı. İzni oradan istedi. Daha sonra nezaketen Türk liderlerinden de yarım ağızla bir söz alınmış olabilir. Hakikat ise dediğimiz gibi. Hadise, yoğun haber trafiği arasında gözden kaybolan Türkiye ve bölge devletleri için son derecede dikkat edilmesi gereken bir gelişmedir. Diplomasi dilinde çok mânâ ifade eder. Nitekim, Rusya, bu itibardan aldığı güçle Çeçenlere yüklenmeye başlamıştır. Zaman içinde kavganın çıkış sebebi zavallı insanların kanı olmaktan uzaklaşıp yerini gaz, petrol, maden, pamuk gibi menfaatlerin paylaşılmasına bırakabilir. Öyle de olacaktır. Dahası; Washington-Moskova dayanışması Orta Asya'ya yerleşerek Pekin'e karşı durabilirler. Türkiye açısından tatsız bir manzara. Turgut Özal veya Türkeş hayatta olsaydı Türkiye Orta Asya'da hesap dışı kalmazdı. Defteri yine mi ziyanla kapatacağız? Dikkatler yakına çevrilmiş durumda. Biraz da Orta Asya, Türkistan görülmeli. Şuna da bilhassa dikkat etmeli. Fırsattan istifade Rusya, bölgeye yeniden yerleşebilir. Amerika'nın rızasıyla bölgeyi yeniden "fetheden" bir Rusya'yı oradan çıkarmak ne kadar zor olur. Üstelik bölge, Rusça ve yer yer Rus nüfus sebebiyle hâlâ tam olarak ayıklanamamıştı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.