Adilcevaz’da kaymakam iken

A -
A +

“Adilcevaz Van Gölü’nün kıyısında düz bir alanda kurulmuş yeşil güzel, tarihî bir ilçeydi...”

 

 

 

Adilcevaz’da 1975 yılının sonbaharında kaymakamlık görevime başlamıştım. O sene yani 1975'i 1976'ya bağlayan kış döneminde çok kar yağdı. Ağır bir kış geçiriyorduk. Bitlis bölgesinde özellikle Mutki ve Hizan'da sık sık çığ düşme olayları oluyordu. Yerde üç metreye yakın kar vardı. Hatta Bitlis'e giderken Rahva düzünde kar, telefon direklerinin ucuna kadar yağmış, yığılmıştı. Rotatiflerle açılan yolda bir kanalın içinde gider gibi gidiyorduk.

 

Söylediklerine göre Ralıva Düzü Türkiye'nin en çok kar yağan yerlerinden biriymiş. Bütün köy yollarımız kapalıydı. Vilayete her gittiğimde, dönemin valisi Fuat Çapanoğlu, “Turan'ım” diye karşılardı. Beni çok severdi. Ben de onu çok severdim. Kendisi Yozgat'ın Çapanoğlu aşiretindendi. Osmanlı dönemindeki meşhur Çapanoğlu aşireti... O nedenle herhangi bir olayın altında bir bit yeniği varsa "Bu işin içinde Çapanoğlu var" derdi gülümseyerek...

 

Vilayete her gittiğimde yerinden kalkar, beni kucaklar "ilçede ne var ne yok Turan'ım?" derdi. Ben de ne varsa ne yoksa anlatır, çayını içer, daha sonra bir emri olup olmadığını sorar, öyle ayrılırdım. O kış, dediğim gibi Bitlis ve çevresinde de çok kar yağmıştı. YSE'ye ait tüm araçlar kapanan yolların açılması işinde çalışıyorlardı. Vali her bir araya geldiğimizde bu durumu dile getirir: "Turan'ım, sana hiçbir araç veremedim, üzgünüm" derdi. Ben de her seferinde: "Sayın Valim, canınız sağ olsun. Bir çare buluruz" derdim...

 

Daha sonra vilayetten araç alamayacağımı düşünerek bir çözüm üretmeye çalıştım. Köy Hizmetlerinin araçları dışında araç alınabilecek tek kuruluş Karayolları Teşkilatıydı. Fakat o sırada Van Karayolları Bölge Müdürü, Karayollarının araçlarını şartlar ne olursa olsun ister çığ düşsün, isterse ölüm olsun, asla karayolları ağının dışına çıkarmıyordu. Bu konuda son derece katı bir tutum içindeydi. Bu nedenle bölgenin bütün valileri ile takışmıştı. Değil kaymakamlar, valiler bile köy yolları için karayollarından hiçbir araç alamıyordu.

 

Hatta bir gün Hakkâri valiliğinde otururken, dönemin valisinin dönemin Başbakanı ile telefonla görüştüğünde enteresan bir konuşmasına şahit olmuştum. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.