“Beli bükülmüş yaşlı hâlindeyken bile ticaret yapardı. ‘Muhannet zordur evlat’ derdi...”
Bayramda seyranda mahallenin çocuklara elini öptürür ve her birine cep harçlığı verirdi komşumuz Fatma Teyze... Biz çocukken o yetmişli yaşlarda beli kamburlaşmış yaşlı bir kadıncağızdı. Tek başına yaşardı evinde... Kimi kimsesi yoktu. Kocası çok öncelerden vefat etmişti kim bilir? Ne biz sorardık anneme ne de o anlatırdı bu konuları...
Biz de gider elini öperdik ama harçlık almazdık, çünkü annem izin vermez, kızardı. O da bu durumu bildiği için evin önünden geçerken anneme derdi ki:
“Gururlanma padişahım senden büyük Allah’ım var...”
Çocuklara niye para aldırmıyorsun diye böyle söylüyordu anneme. Fatma Teyze önceden bizim evin beri tarafında otururdu, sonra evin arka tarafındaki yerine taşınmıştı. Kimi kimsesi yoktu dersiniz ama o yaşında bile çalışır ticaret yapardı. Bohçacı derler ya hani. Bir büyük bohça çıkını vardı. İçinde birbirinden değişik incik boncuk tülbent tül yastık yorgan kılıfları filan bulunurdu. Elinde bastonu kamburu çıkmış hâliyle yürüyerek kenardan kenardan Mecidiye semtinin arka taraflarındaki toptancılara gider oradan kumaş, incik boncuk alırdı. Onun bir tane hamalı vardı. Hamal onunla gider kumaşları vb. evine getirirdi. Pazara gideceği zaman da hamal bohçayı sabahleyin alır pazar yerine bırakırdı. Onun pazardaki yeri belliydi. O da gider pazarda ticaretini yapardı. Sonra belli saatte hamal yine gelir bohçayı alıp eve getirirdi. Hamalın da parasını öderdi. O pazara giderken gelirken elinde bastonu yavaş yavaş gider gelir yük taşımazdı. Beli bükülmüş yaşlı hâlindeyken bile ticaret yapardı. Muhannet zor derdi. Hatta bir keresinde hiç unutmam kapının önünde güneşlerken oradan bir adam geçiyordu. Elinde bir de ördek var.
“Satıyor musun?” dedi. Adam da “he pazara götürüyorum” deyince fiyatını sordu ve o zamanın parasıyla on liraya ördeği satın aldı. Adamın parasını verdi, “bırak şuraya” dedi. Adam gittikten birkaç dakika sonra oradan geçen bir kadın ördeğin fiyatını sordu. Ördeği kadına on beş liraya sattı... O kadar ticaret kafası vardı... Gerçi şimdi insanların bireysel olarak girişim yapacak hâli de kalmadı her şey sanal evrene ve dijital dünyaya evrilir oldu...
O yıllarda izin veriliyordu pazarda peynir de satıyordu. Bir gün evine gitmiştim. Baktım ki pazara götüreceği peynirin üstü küflenmiş... DEVAMI YARIN