Ah Aysun ah

A -
A +

“İşte o zaman gördüm Aysun'u. Salonda bir çekyatta üstü örtülü ölü gibi yatıyordu.”

 

 

 

Bakımsızlıktan kemikleri sayılacak kırılacak kadar zayıflamış beli bükülmüş yaşlı kadının arkasında markette sıramı bekliyordum. On-on beş dakika sonra en nihayet sıra yaşlı kadına gelmişti. Sepeti fazlaca dolu değildi ama titreyen elleri aldıklarını kasiyere uzatmakta bile zorlanıyordu. Kasiyer kız yaşlı kadının aldıklarını birer birer makinaya okuttuktan sonra:

 

-Teyze bin yedi yüz elli lira, dedi...

 

Yaşlı kadın eskimiş cüzdanından çıkardığı paraları kasiyere uzattı. Kasiyer kız paraları saydıktan sonra:

 

-Teyzeciğim bu paralar çok az. Bin lira daha vereceksiniz.

 

-Ama kızım bende bu kadar var. Üstünü sonra versem olmaz mı?

 

-Olmaz teyze ben burada bir çalışanım. Birkaç lira olsa sorun değil ama akşama hesap vermek zorundayım.

 

Yaşlı kadın o zaman “şunlar kalsın” diyerek aldığı şeyleri ayırmaya çalışıyordu. Dayanamadım:

 

-Teyze hiç zahmet etme. Hepsini al. Senin paraların sana kalsın. Aldıklarının tamamının ücretini kabul edersen ben ödemek istiyorum. Daha alacağın bir şeyler varsa söyle alayım.

 

Yaşlı kadın bana dönerek biraz şaşkın titrek bir ses tonuyla:

 

-Allah senden razı olsun evladım. Borcum olsun...

 

Kasiyere yaşlı kadının aldığı şeylerin ücretini ödedikten ve onun kasiyere verdiği paraları kendisinin eline tutuştururken,

 

-Ne borcu teyze. Borcun falan yok benim hediyem olsun. Nerede oturuyorsun ben bu aldıklarını evine götürmek için sana yardımcı olayım. Sen zahmet etme yorma kendini...

 

Yaşlı kadın kabul etti. Kendisine verdiğim paraları eski cüzdanına yerleştirdi ve

 

-Sana zahmet olacak ama haydi al poşetleri zaten ev fazla uzakta sayılmaz...

 

Az sonra marketten çıkıp elimdeki poşetlerle birlikte yaşlı kadının evine varmıştık. Poşetleri kadına uzatıp;

 

-Teyze benden bu kadar. Allah’a emanet ol. Rabbim sana kolaylık versin. Dualarını bekliyorum. Duacın da olacağım...

 

Demiştim ki yaşlı kadın kolumdan tutup

 

-Olmaz evladım, bana bu kadar yardımcı oldun. Bir kahvemi içirmeden seni bırakır mıyım? Dünyada göndermem, dedi.

 

Ne kadar dirensem de yaşlı kadın benden daha samimi ve ısrarcıydı. Âdeta sürükleyerek beni evine soktu. Keşke evine girmeseydim. İşte o zaman gördüm Aysun'u. Salonda bir çekyatta üstü örtülü ölü gibi yatıyordu.

 

DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.