Birbirlerini delicesine seven ve evlenmeye karar veren hatta nişan yapan iki âşığın evlilik hayalleri, hiç beklenmedik bir zamanda zora girmiştir. Çünkü erkek hiç beklenmedik bir zamanda ekonomik sıkıntıya düşmüştür. Damat nişanlısı Aysel'e en azından bir yıl kadar ayrı bir ev açamayacaklarını söyler. Nişanlısı Murat'ı delicesine seven Aysel ise bu öneriye, hiç beklenmedik bir tepki ile karşılık verir: "Asla ailenle birlikte oturamam. Senin özürlü kız kardeşinle bir yıl değil bir hafta bile kalamam" der. Bu söz üzerine iki gencin evlilik hayali de son bulur. Hatta o kadar ki bir daha birbirlerini görmemek için iş yerlerinden bile ayrılırlar... İşte bu ayrılığın üzerinden tahminen on yıl kadar bir zaman geçer. Bir gün daire çalışanlarından Aysel'in arkadaşı Hülya, sokakta yürürken bir de ne görsün? Aysel... "Aman ya Rabbi! Aysel değil mi bu? Hi... Nasıl da yorgun bir halde... Dur gidip bir konuşayım..." -Ayseel... Aysel? -Aa Hülyaa sen miydin? -Aysel nerelerdesin? Bir kayboldun gittin; kimse ulaşamadı bir daha sana. Uzun yıllardır kimseyle görüşmedin. -Biliyorsun işte Murat'ı unutmak için onu hatırlatacak her şeyden uzaklaştım... Ortak arkadaşlarımızdan bile... -Ee.. Şimdi n'apıyorsun, neredesin? Evlendin mi peki? -... -Aysel, neden susuyorsun, önemli bir şey yok di mi?... -Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum Hülya... Evet, evlendim. Başlarda iyi gidiyordu her şey... Tâ ki çocuğumuz olana dek. -Nasıl yani? Neden ki? -Çocuğumuz oldu ama özürlü doğdu. Kocam da "sen özürlü çocuk doğurdun" diye beni terk etti. Şimdi özürlü kızımla beraber yaşıyorum. Çocuğum özürlü olduğu için yeniden evlenmeyi de göze alamadım. Sadece özürlü kızımla yaşamak zorunda olduğum bir hayatım var anlayacağın... Ve bu duygular içerisinde hep Murat'a söylediğim o sözü düşünüyorum. Keşke bu sözü söylemeseymişim!.. İşte o söz beni çok etkilemişti... Şimdi çocuklarıma da bu olayı hatırlatıp hiç kimseyi hele de özründen dolayı hor görmemek gerektiğini anlatıyorum. Bu yaşanmış aşk hikâyesinde Aysel de anlamıştı özürlü olmanın bedende değil zihinde olduğunu ama bu da yaşanması gereken bir kaderdi yaşanmıştı. Şükür ki insanlar artık fark etmeye başladılar. Engelli olmak hayattan dışlanmak değil. Hayatta yaşayan herkesin nasıl bir sosyal hakkı varsa engellinin de en az diğer insanlar gibi hakkı var. İnsanlar engelli olanı engeliyle birlikte kabullenip onunla birlikte yaşamanın farkına varıyorlar. Keşke Aysel de bunun farkında olabilseydi... Ülkü Sel-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00