Babamın nasihatleri

A -
A +

Spot: “Eşim bugün sabah namazına başladı. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, dedi”

 

 

 

Gelibolu’daki hatırama devam ediyorum... Mutfakta neredeyse kedi büyüklüğünde bir fare var. Mutfak tarumar olmuş. Fare bütün yiyecekleri, tahtaları kemirmiş kocaman olmuş. Dışarıya da çıkamamış. Çıkmaya uğraştıkça meydana gelen sesten aşağıda oturanlar rahatsız olmuşlar.

 

Neyse bizimle beraber gelen asker yanına başka askerleri de çağırmış ve hayvanı yakalayıp gereğini yaptılar. Askerler gittikten biraz sonra kapımızın zili çaldı. Bir de baktık ki komşumuz astsubayın hanımı gelmiş. Dedi ki:

 

“Evinizin ışığını yanınca merak ettim ve geldim. Bir durum mu var?”

 

Biz de olanları anlattık. “Bu gece kalıp yarın döneceğiz” dedim. Bunun üzerine hanım, “asla katiyen olmaz. Şimdi bizim eve gideceğiz yemek yiyeceğiz. Sonra evinizde gece kalır, sabah olunca da gidersiniz” diye ısrar edince onu kıramadık. Evine gittik. Kocasının da görev yeri oradaymış. Akşam namazını kıldık. Babam ile beyi beraber yemek yediler. Biz de başka bir odada hanımefendiyle yemek yedik. 

 

Babam Hacı Şevket Efendi, yemekten sonra beyine nasihatte bulunur.

 

İnsanların maksatsız yaratılmadığını, herkesin bir gün Yaratana döneceğini; İslamiyet’ten, İslam’ın beş şartından dinimize ait zaruri konulardan görevi de imam olması sebebiyle rahat bir şekilde anlatır. O da dikkatli bir şekilde dinler.

 

Sonra onlara teşekkür ederek izin isteyip kendi lojmanımıza geldik. Sabah namazını kıldık. Yola çıkmak için hazırlık yaparken, kapımız yine hızlı bir şekilde çaldı. Bir de baktık ki akşam evine gittiğimiz astsubay ve eşi gelmişler. Beyi nezaketen kenarda arkası dönük bekliyor. Astsubayın hanımı diyor ki; “Akşam siz gittikten sonra yattık. Sabahleyin güneş doğmadan önce beyim kalktı ve bana dedi ki:

 

-Hacı Şevket amcanın nasihatlerinden sonra çok düşündüm ve anladım ki ben yıllarca dinimi ihmal etmişim. Sen şahit ol ben bundan sonra ibadetlerimi de aksatmayacağım.

 

İlk bugün sabah namazına başladı. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Çok sevinçliyim. Sizden bir istirhamımız var, bugün cumartesi beyim de izinli. Ne olur, yakında beyimin köyü var; sizi oraya götürmek istiyoruz. Orada kahvaltı da yaparız, lütfen bizi kırmayın.”

 

Ben babama, babam bana baktı. Biz de onları kırmamak için peki dedik. Köylerine doğru bir arabayla yola çıktık. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.