Acil gelen telgraf

A -
A +

 “Kızımı ve oğlumu anneme bırakıp hemen Gelibolu’daki lojmana gitmeye karar verdik...”

 

 

 

Gelibolu’daki hatırama devam ediyorum...

 

Ben de hemen hızlı bir şekilde çocuklarımı giydirip hazırlandım. Mutfak dâhil bütün odaların kapılarını da kapatıp dış kapıyı kilitleyip lojmandan çıktık. Ortalık ana baba günü yollar askerî araçlarla dolu. Fahrettin Bey bizi nihayet bir otobüse bindirdi ve otobüsün şoförüne de nerede ineceğimizi tembih etti.

 

Biz yoğun trafiğin olduğu o yolları adım adım geçtikten sonra nihayet İstanbul'da Harem Otogarı'na vardık...

 

Allahü teâlâ razı olsun beyimden, babam Paşabahçe İncirköy Camii imamı olan Hacı Şevket Efendiyi de aramış ve bizi karşılamalarını tembih etmiş. Gerçekten bizi karşıladılar ve babamın evine geldik...

 

Beyim Keşan’da görevinin başında, biz ise babamızın yanında, hayat böyle devam ederken 1974 Kıbrıs askerî harekâtı yapıldı. Silahlı kuvvetlerimiz Kıbrıs’a çıkarma yaparak oradaki Türkleri, Rumların zulmünden kurtardılar.

 

Kıbrıs harekâtı sonrası eşim Fahrettin Bey Yunanistan sınırına konuşlanan askerlerle beraber vazifesinin başında bulunmaya devam ediyordu. Biz de harekât ile ilgili gelişmeleri radyodan takip ediyorduk.

 

1974 harekâtından sonraki eylül başı gibi Gelibolu Koruköy askerî lojmanından Paşabahçe postanesine bizim eve acil bir telgraf geldi. Telgrafta şöyle yazıyordu:

 

“Oturduğunuz askerî lojman dairesinden sesler, gürültüler geliyor. Altınızda oturanlar şikâyette bulundular. Eğer iki gün içinde gelmezseniz kapıyı kırıp içeri gireceğiz!..”

 

Babamla konuştum. “Nasıl hareket edelim?” diye istişare yaptık. Kızımı ve oğlumu anneme bırakıp hemen gitmeye karar verdik. Nihayet yola çıktık ve akşama doğru askerî lojmanlara vardık. Zaten lojmanlarda çok az asker vardı. Askerlerin çoğu Yunan sınırındaydı.

 

Babam nöbetçi subaya “Yanımıza bir asker verirseniz iyi olur” diye arz etti. Nöbetçi subay da bize bir personel verdi. Dairenin kapısını açıp içeri girdik. Dairenin ışığını yaktık. Mutfaktan tıkırtı ve sesler geliyordu, çok şaşırmıştım “ne oluyor?” diye. Zaten ben evden çıkmadan önce mutfak dâhil bütün odaların kapısını kapatmıştım. Babam önce beni boş bir odaya aldı. Ve bana “sen burada bekle. Bizden haber gelmedikçe dışarı çıkma” dedi. Ben odada beklerken, onlar mutfağın kapısını aralamışlar. İçeri bakmışlar ki bir ne görsünler?! DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.