Yıl 1980... Yeni evliyiz... Ben Sümerbank Erzincan pamuklu sanayi müessesesinde memurum. Eşim ise öğretmen... Kirada oturuyoruz. Çocuk da henüz yok... Fakat bir ekonomik sıkıntı yaşıyoruz ki anlatmak mümkün değil. Ay başında aldığımız maaşlarla borçları dağıttıktan sonra elde kalan ile inanın ayın ortasını dahi getiremiyoruz. Bu zorlu hal 1983 yılına kadar sürdü. O sıra müessesenin muhasebe bölümünde çalışan değerli kardeşim Hüsnü Bey beni biraz da ikna ederek Türkiye Gazetesine abone ettirdi. Çoğu günler gazeteyi okuyamıyordum bile. Ama her gün gazeteyi elime aldığımda Türkiye ismine bakarken hoşuma gidiyordu. Çok sürmedi... Anlayamadığım bir şekilde ekonomik yönden rahatlamaya da başladım. Hayatım maddi ve manevi değişmeye başladı. Önce hiç hayal bile edemezken, kendimize ait bir evimiz oldu. 1983 yılında Erzincan'da şiddetli ama yıkıcı olmayan bir deprem oldu. Devam etmekte olan sitelerdeki binaların fiyatı bir anda yarı yarıya düştü. Biz de hanımın emanetlerini bozdurup biraz da borç alarak bir siteden ev aldık. Bir sene sonra da evimize taşındık. Gazeteyi almaya ve okumaya devam ediyordum. Müessesede şefliğe terfi ettim. Bu sebeple bir de lojman verdiler. Bu defa lojmana taşındık evi kiraya verdik. İlk kiracı kendi evine taşınınca, evi yeni gelen kiracıya verdim. Yeni kiracım da senelerce fazla artış yapmadan huzur içinde evde oturdu. Kiracım kiraya fazla artış yapmıyordu. O da bu jestimize karşılık gazetemize abone olmuştu. Altı sene sonra bir oğlumuz oldu. Peşine sözleşmeli statüye geçince ekonomik olarak da çok rahatladık. Nihayet 1992 yılında o müthiş depremi yaşadık. Her taraf harabeye dönmüştü. Ben üç gün sonra kiradaki evimizi hatırladım. "Ev mühim değil de acaba kiracılara bir şey oldu mu?" diye, heyecanla evimizin olduğu mahalleye geldim. Aman Allah'ım! Evin yerinde sadece arsa var. Biraz soruşturunca, mahalle sakinleri olayı anlattılar. Bizim evin bulunduğu apartman depremde ilk yıkılan binalardan biri olmuş. On iki kişi can vermiş. Ama bizim kiracının kendi de dâhil annesi hanımı ve iki yavrusu enkaz altından sağ çıkmışlar. Kiracı çocuklarını alarak memleketine gitmiş. Nasıl, sevindiğimi anlatamam. İki ay sonra kiracımı ziyarete gittim. Birbirimize sarıldık. Geçmiş olsun dileklerime teşekkür ettikten sonra bana ne dese beğenirsiniz: -Umur Bey biliyor musun? Bizim çocuklar Türkiye Gazetesi sayesinde kurtuldu. Şaşırmıştım? -Nasıl? Anlayamadım, dedim. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00