Newton'un elmasını çürüten adam

A -
A +

Ömer Öztürkmen Abi ile son yıllarında aynı odayı paylaşma şerefine nail oldum. Oda kapısında hâlâ ikimizin ismi de yazılıdır. Kendisine "Baba" derdim. Gerçekten baba biriydi. Her yönüyle. En önemli özelliği nedir derseniz, bence "ufuk açıcı" olmasıydı. En çok üzerinde durduğu şey, zihinsel kalıpları parçalamakla uğraşmasıydı. Bu konuda belki Türkiye'nin önünü açan bir şahsiyetti. Bilim tarihi konusunda kendisini fevkalade yetiştirmiş bir bilim adamıydı. Fiziği de matematiği de kimyayı da bilirdi. Bir gün dedi ki: "Bak evlat. Bu pozitivizm var ya. Bu bilimsel metodolojinin mantığını sana söylüyorum." Hani Newton denen adam var ya. İşte elma düşmüş de "yer çekimi var" demiş, falan. Onun çıkardığı ve hâlâ Türkiye'de geçerliliği olan bir metodoloji. -Emrin olur dedim. "Bunlar ayniyet prensibinden bahsederler ve bu prensibe göre derler ki: Bir: Bir şey kendinin aynıdır. Başkası olamaz, derler. İki: Bir şey aynı zamanda iki yerde olamaz. Üç: Bu iki halden başka bir hal olamaz. "Pozitivizm denilen olayın bütün terimi budur, evlat" dedi. Şimdi bak sana bunu anlatayım, dedi. Tabii bu düşüncenin temsilcileri nasıl bu hale gelmiş orası da uzun hikâye... O yıllarda Avrupa'da kilisenin aşırı baskısından bunalmış adamlardan birisi de Newton. Aşırı derecede dogmalar sebebiyle yüz binlerce bilim adamını yakmışlar Engizisyonda. Adamlar iyice bunalmış kilise baskısından. Sonra da demişler ki: "Biz artık ne size inanırız. Ne sizin dediklerinize. Ne meleklere, ne ahirete..." Yani sonunda bir reddetme duygusuyla çıkmış pozitivizm. Materyalist felsefe çıkmış. Hâlâ "pozitif bilime sen inanmıyor musun?" dedikleri bir bilimden söz ediyoruz yani... Metafiziğe inanmayan bir bilimden... Cumhuriyetin kuruluşunda kabul edilen bilimsel felsefeden... Bu üç maddenin nasıl çürüdüğünü şöyle anlattı Ömer Öztürkmen Abi: Birinci madde için. Atomun hem enerji hem ışık parçacığı olduğunu Einstein ortaya koyuyor. Atom enerjisi bir yerden sonra ışık hızına ulaşıp enerjiye dönüşüyor. Birinci madde böylece gümledi evlat dedi. Yani enerji ile madde birbirine dönüşüyor. Birinci ayak bitmiştir. Yine, "Büyük Patlama" ya da "Big Bang" denilen teroinin gündeme geldiği yıllardı. O sırada gazetede bir küçük haber vardı. "Sodyum adlı atomun, parçacıkları aynı anda iki yerde fotoğraf verdi" Böylece ikinci madde de o zaman gümledi evlat" dedi. Üçüncü madde ise bu iki madde gümleyince otomatik olarak gümlemiş oldu. İşte pozitivizm denilen bilimsel kurgu böylece çürümüş oldu. Buna bu ülkede kaç entelektüel kafa yoruyordu? Daha enteresanı, o yıllarda hatırlıyorum Zülfi Livaneli Bey bir makalesinde: "Arkadaşlar, şimdi görüyorsunuz ki bir atom adlı parçacık iki yerde görüntü verdi. Pozitivizmin ikinci maddesi çöktü. Ben şimdi Anadolu insanına ne diyeceğim, kara kara onu düşünüyorum. Bu insanlar asırlarca diyorlardı ki: "Evliyalar tayyi zaman, tayyi mekandır." Hani Bursa'da Ulucaminin açılışında Somuncu Baba üç ayrı kapıdan çıkmıştı da, herkes "Bu kapıdan çıktı, elini ben de öptüm" diye her kapısını göstermişti ya... Hani Bayezidi Bistami "tayyi mekan eder" derlerdi ya, biz de onlara kızardık. Bırakın bu kafayı dedik. Şimdi ben bu insanlara ne diyeceğim?" manasında bir yazı yazmıştı. Ömer Öztürkmen, bilimi bu kadar yakından takip eden bir şahsiyetti. Nur içinde yatsın. Mekanı Cennet olsun. Doç. Dr. Resul İzmirli-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.