“Dünkü gazete yazılarını bir gün sonra da olsa okumak için kendi evine gazeteyi taşırdı...”
Bu iki aile, biri anneannem biri dedem, ceddi yokluk ve savaş yaşamış… Üç kelime hayatlarının anlamı olmuş… “Kıl beşi”, “al beşi”, “ye aşı”...
Bu üç ifade onların hayat düsturu olmuş… Ta ki dedemin dükkânına -ki dedem 2. nesil baltalı olur kendisi- ısrarla Türkiye gazetesini bırakan kahraman dağıtıcının gazetenin eve girmesine vesile olmasıyla 2. nesil “apa” olan anneannemin bu gazeteye âşık olması sımsıkı sarılması ile hayatımız din ile mukaddesatla kıymetleninceye kadar… Anneannem bizim "big bang"ımız…
Annem evliyken de anneannemin evine yakın oturur sık sık eve gelen gazeteye göz gezdirirdi. Okunmamış gazete yenidir sözünden yola çıkarak eski gazete haberlerini bir gün sonra da olsa okumak için kendi evine gazeteyi taşırdı… Bu taşımaların birinde bir gün gazetede İhlas Erkek Öğrenci Yurdunun reklamını görmesi benim hayatımın dönüm noktası oldu.
Tam dokuz saat Burdur’a benimle gelip o zor tren yolculuğuna katlanıp Burdur Erkek Öğrenci Yurduna yazdırdı. Bizzat orada Serdar Balaban Ağabeye beni emanet etti gönül rahatlığıyla… İşte bundan sonra Ali İhsan İnce-Nurettin Aşkar ilgilenirdi bizimle… Memleket hasreti uğramazdı civarımıza. Güler yüz ve fedakârlıklar kovardı hasreti… Orada yemekhaneci Tuncer Abi, ara öğün acıkan öğrencilere yarım ekmek salça sürmeden ayrılmazdı yemekhaneden…
İki yıl kaldığım yurtta, Burdur’un meşhur İnsuyu Mağarasında İbrahim Gülşenî hazretlerinin filmini çeken Ragıp Karadayı Beyefendi hâlâ gazetede yazar. Çınar yazısı ile babasını ve kendisinin, ailesinin ibretlik hayatını ilginç sürükleyici bir dille anlatır. Zira okurken diğer bir günü beklersiniz... (Şu anda da 'İtiraf' adlı romanıyla karşımızda...)
İşte o da o dönemde yurda, film ekibiyle yemekhaneye gelir bu vesile ile kendisiyle tanışırım. Staj zamanı Ahmed Bilgin Abi sahip çıkar, “staja alınmadım” diye üzülerek kapıdan çıkarken yurtta kalıp okulumu bitirdiğimi duyunca, tutar kolumdan önce staja sonra bir işe alır. Personel amiridir, verir kararını kritik zamanda…
Hem çalışıp hem işletmeyi bitirmeme vesile olan da yine onun askerden tertibi Denizli Hadım köylü bir iyi insandır. Ufkumu açar. İlk defa bizim eve yakın bir ticarethanede küçük tüpte etli kuru fasulyesini yediğim insan da odur. DEVAMI YARIN