“Ölümü öldürebilir misin?!.”

A -
A +

“Güneş, batıya koşturup batınca ışıklar yandı. Tenteler altına geçtik. Masalar kuruldu...”

 

 

 

Sevgi saygı ve hayal dolu duygularımı yazmaya bugün de devam ediyorum...

 

'Vosvos’un yanına ilk ben vardım. Turuncu rengi hâlâ yerindeydi. Ahmet Dedem, elleri cebinde, o arabanın önünde durmuş bekliyordu. Gözleri dalgındı.

 

“Bu araba” dedi, “beni bir ömür taşıdı. Bazen Antalya'ya derslere, bazen hastaneye, bazen de sadece umuda doğru yola çıktım...”

 

Başımı eğdim. Çünkü gözleri yaşarmıştı. Onu ağlarken görmeye alışık değildik. Sessizce elini tuttum. Tuttuğum elde eski günlerin sıcaklığı vardı.

 

Kadınlar bir köşeye oturmuştu. Annem, halam, yengem… Kimisi şalını omzuna dolamış, kimisi sandalyede kolunu dizine yaslamış. Aralarında oturan ise siyah başörtüsünü sıkıca bağlamış, mavi gömleğini giymişti yine.

 

Teyzelerinden, bu yüzden biliyordum: Ne zaman özel bir gün olsa onu giyerdi. Bir elinde bastonu, diğerinde torun sevgisi… “Annenin hatırası hâlâ sofrada” dedi sessizce. Masada duran küçük kolonya şişesini gösterdi. Boğazım düğümlendi. Annem aramızda değildi ama kokusu sanki o şişedeydi. Limon kolonyası... Bayram sabahlarının sessiz kahramanı...

 

Bir ara çocuklara gözüm ilişti. Üçü bir arada durmuş, ellerinden tuttukları küçük Zeynep’le gülerek yürüyorlardı. Lila elbisesiyle âdeta bir masal kahramanıydı o gün. Yolda yanlarından geçerken onları izledim.

 

Ah o ayna…

 

Bahçenin kenarına konulmuş büyükçe bir ayna vardı. İçlerinden biri durdu, kendine baktı. Uzun uzun… Belki kendi geleceğini görmeye çalıştı! Belki de büyüdüğünde oraya geri döneceğini hissetti...

 

Bilmiyorum.

 

Ama aynanın önünde duran o çocuk, benim geçmişimden gelen bir akisti sanki...

 

Güneş, batıya koşturup batınca ışıklar yandı. Tenteler altına geçtik. Masalar kuruldu. Birimiz dua etti, birimiz kek kesti. Yıllar sonra biri o hatırayı hayal ettiğinde sadece fâni simalara hasret çekecek insanları görecek.

 

Eğer şuurunda ise ya "küllü men 'aleyha fan" diye "zikredecek" ya da "Ölümü öldürebilir misin?" diye bir gönül sayhası salıverecek semaya; kalp ve insaf semasına...

 

Geçmişlerimize rahmet hayatta olanlara sağlık dileklerimizle...

 

     Mehmet Nuri Bingöl

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.