Kaydet
a- | +A

Dünkü yazımda “Yeni dünya düzeninde aile olmak” konusunu işlemeye bugün de devam ediyorum. Toplumlar huzur ve refahtan, sevgi ve saygıdan, hoşgörü ve yardımlaşmadan uzaklaştıkça bu bütün parçalanır, dağılmaya, yok olmaya, yozlaşmaya mahkûm edilir. Bu mahkumiyetten ancak aile içi ruhsal destekler ve eğitimler ile kurtulabiliriz. Özgürlüğün görünmez bir pranga misali anne-babaların, çocukların ve aile büyüklerinin hayatlarına sevgi ve saygıdan uzak bir anlayışla, aitlik bakımından yoksun ne büyük bir ambargo olduğunu ne zaman anlayacağız. Burada söz edilen "özgürlük"ten kastım; ailece oturulmayan sofralar, birlikte geçirilmeyen vakitler, teknoloji-ekran bağımlısı olmuş aile bireyleri ve oluşmayan aile bağlarıdır. Bunlar bizim temel aile yapımızı bozan en büyük sorunlardır.

Aile içi geçimsizliklerin en büyük sebeplerinden biri de toplumda kadının değeri ve yeri aranırken, erkeğin değersizleştirilmesidir. Ailede hak edilen sevgi ve saygıyı kadın, erkek, çocuk çerçevesinde değerlendirmediğimiz sürece, aile içi çatışmalar ve huzursuzluklar devam ederek toplumsal sorunlar daha da artacaktır. Aile toplumun en önemli mekanizmasıdır. Düzeni bozulmuş mekanizmalar zamanla tüm çarkları kıracak ve işlemez hâle gelecektir.

Değerlerimizi koruyarak, birlik ve beraberlik içinde aile içi ilişkilerimizi güçlendirerek, toplumsal değerlerimizi yeniden inşa etmek ve yaşatmak için adımlar atmamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde, sağlıklı ve mutlu bireylerden oluşan bir toplum olabiliriz. Herkesin birbirine saygı duyduğu, sevgiyle bir arada olduğu bir dünya hayal ediyoruz ve bu hayali gerçekleştirmek için bugünden harekete geçmeliyiz.

Unutmayalım ki, güçlü aile bağları, sağlam toplum temellerinin anahtarıdır ve bu temelleri sağlamlaştırmak hepimizin sorumluluğumuzdadır.

     Asu Can

ŞİİR

          İlk sevdiğim kadın

Küsme unutmadım seni sadece özlemini içimde sakladım

Cennetime bir mektup yazıyorum içine gözyaşımı akıttım

Senden sonra inanmadım hiçbir aşka kalbimi kapattım

Sevdiğim ilk kadındın diğerleri yalan sayfaydı yırttım attım

Daha o güzel ipek saçlarına ak düşmeden ölümü gördün

Bunu gözümle gördüm yandı canın anne ben söndüm

Çiçeğim soldu açmadı öylece seni toprağa gömdüm

Tarifi yok yüreğimi söktüm o an ben de seninle öldüm

İlk doktorumdun hastalandığım zaman beni iyileştiren

İlk öğretmenimdin bana hayatı ve yaşamayı öğreten

İlk polisimdin beni tehlikeli her şeyden koruyup gözeten

İlk aşçımdın en güzel yemekleri yaparak beni besleyen

Sahi anne ne kadardır yoksun dünmüş gibi yüzüm ürperdi

Her kasım üşüyorum yokluğuna olsaydın üstümü örterdin

Sen yokken karanlıktan korkardım biliyorum yok öcü derdin

Hâlâ sevgine aç ki bu çocuk yaptığın kurabiyeli sütü içerdim

Ama içemiyorum artık çocukluğumu sensiz sürdüremedim

Özledim her sene yaşımı alsam da ruhumu büyütemedim  

Nedense yeni anılar biriktirsem de eskilerini tüketemedim

Gülüyorum hâlâ ama gittiğinden beri hiç içten gülemedim

Bak ninni gibi geceleri içimde çalan hep yalnızlık şarkısı

Diğer tarafın güzellikleri görmek hayalimin bir parçası

Bu haykırış isyanım değil ki niye olsun yolumun şaşması

Düşlerimi gerçekleştirmeden asla ne yaşamaktan kaçması

Biliyor musun az kaldı yürümeme görseydin dolardı gözlerin

Annem mezarına yürüyerek gelebilmek en büyük dileğim

Yazmak zor geliyor kimi zaman ama sensin benim ilham perim

Dualarımda seni ararım rüyalarımda görünmen için meleğim

          Hakazim

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST

 
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)

Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Size hocanızı hatırlatacak arkadaşlarla beraber bulunun. Hocanızın yazdığı eserleri okuyun. Çünkü, o satırların arasında hocanızı bulacaksınız, irtibat kuracaksınız, irtibat kurduğunuz zat ile beraber olacaksınız. Bu da hem dünyada hem âhirette beraberliğe yol açacaktır.

Allahü tealanın dinine hizmet eden mücahide hizmet eden, ona bir bardak su veren, kabir azabı, ölüm acısı, mahşer azabı hiç çekmez. Onlar arşın altında gölgeleneceklerdir.”

ÖNE ÇIKANLAR