Ben dünyalı değilim; galiba "eskiliyim!"

A -
A +

Eskilerde yaşıyor, hatıralarla kucaklaşıyor, tozlu raflardaki eşyalara gönül bağlıyorum. Ninemin fotoğrafıyla sohbet ediyor, onların kandil lambasına bakıp bakıp geçmişe gidiyorum.

 

Ben "eskiliyim." Eskide ne varsa burnumda tütüyor. Ahşap pencereli evde, dışarıyı seyreden o nazenin kızcağız oluyorum. Elimde ağır aksak ördüğüm oyama bakıp, dışarıyı usul usul seyrediyorum.

 

Ben "eskiliyim." Nereli olacağımı unutacak kadar "eskili." Bazen sararmış sayfaları, dağılmış cildi ile zamana direnen o güzelim kitaba sarılıp, kokusunu içime çekiyorum. Mis gibi "geçmiş" kokuyor. Mis gibi hem de mis. Öyle çok kokluyorum ki, eski kitap kokusu ciğerlerime işliyor.

 

Ben "eskiliyim" O yüzden sıkça gözlerim dalar uzaklara. Bakışlarımı dışarı diker, saatlerce düşünürüm. Geçmişin binbir sokaklarında dolaşır, birçok insanla karşılaşır, onlarla saatlerce hasbihâl ederim.

 

Sokakta bir nine görsem, gayriihtiyari ellerine sarılıp öpmek isterim. Bir eve girsem ilk oranın kitaplığı ile tanış olmak, eski kitaplarla bakışmak isterim. Bir de çok yakın bir akrabamız ise, utanarak “aile albümünüz var mı, bakabilir miyiz?” diye sorarım. Zira her eski fotoğraf geçmişten açılan bir pencere. Kısa bir seyir de olsa geçmişe gitmeyi çok severim.

 

Ben "eskiliyim" diye boşuna demedim. Hatıra kokan bir eşya benim için en güzel şey demek. Mesela nedir? "Dedemin Köstekli Saati" (daha önce buradaki yazılarımdan, okumak isteyen bakabilir) ninemin ışığında oturduğu gazlı lambası, babamın Osmanlı Türkçesi ile yazılı Mevlid-i Şerif kitabı, annemin gençlik hırkası, eski fotoğraflar... Hepsi gözümün önünde, bana anılarımı yaşatan her somut eşyayı seviyorum. Neden demeyin? Ben de sebebini bilmiyorum. Eşyaya anlam atfetmek değil bu, bir nebze o eşyada geçmişi görmediklerini görmek, nenemi görmek belki... Çünkü ben hiç onu görmedim. O isli lambada kaç akşam oturdu, neler konuştu onları zihnimde tasavvur etmek. Benim derdim bu... Beni mutlu eden bu... Sonra hayallere dalarım, o lamba altında Mevlid okurkenki hâlini, evin tahta çatısına bir tahta daha çakıp Kur'ân-ı kerim rafı yaptığı yerden Kur'ân-ı kerimi alıp okuyuşunu, bir yandan yazmasını eliyle düzeltip saygı ve huşu hâlinde oluşunu... O lamba kim bilir ne anlara şahit oldu, kaç gülüş, kaç gözyaşı gördü, kaç aile sofrasına ışık tuttu diye düşünür dururum. Sahi "eskiliyim" dedim ama konu hatıralar olunca hangisini yazsam bilemedim. Başladığım yeri daha bitiremedim, öyle daldım ki yine içinden çıkmayı bilemedim! Hay Allah... Sanırım yazının başını yazmaktan, o anları düşünmekten devamını getiremedim... İşte dedim ya ben "eskiliyim" eskiye dair ne varsa içinden bile çıkmayı bilemedim, yazının sonunu getiremedim.

 

Bütün "eskili" hemşehrilerime buradan selam ederim...

 

Zira "eskiliyi" ancak "eskili" anlar...

 

     Âmine Kübra Salar

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

     Sabret

 

 

Kalıcı değil ömür sermayesi

 

Gül gibi sararıp solar elbet

 

Hakiki kulluktur yaratılışın gayesi

 

Bütün dertler misafirdir sabret.

 

 

 

Gün gelir hüzün kaplar içini,

 

Bazen dertler çoğalır ağartır saçını.

 

Sevdiklerin yüzüne vurur suçunu

 

Bütün dertler misafirdir sabret.

 

 

 

En sevdiklerinden alırsın en büyük darbeyi

 

Acı çeke çeke öğrenirsin bütün gerçeği

 

Daha açmadan kopartırlar gonca çiçeği

 

Bütün dertler misafirdir sabret.

 

 

 

Bilemezsin kim iyi kim kötü

 

Merhamet bitmiş kalpler katı

 

Dünyalık zevklerde arama rahatı.

 

Bütün dertler misafirdir sabret...

 

 

 

Boşuna uğraşma kimse anlamaz seni

 

Acıların ister eski olsun ister yeni

 

Boş ver içinde biriktirme fazla kini

 

Bütün dertler misafirdir sabret.

 

 

 

Şair Ayhan der ki her şey geçici

 

Olma dünyada fazla seçici

 

Her şey nasip her şey kısmet

 

Bütün dertler misafirdir sabret...

 

 

 

     Yazan: Ayhan Arlı-İstanbul

 

 

 

 

SAĞLIK OLSUN

 

 

Bağırsaklar ikinci beynimizdir: Bağırsaklar vücudun tüm sistemini etkilediği için bizim ikinci beynimiz sayılır. İnsanlara şöyle bir baktığınızda bağırsağı iyi çalışanla çalışmayanı ayırt edebilirsiniz. Eğer bir kimse stresli, gerilimli, yıkık kaşlı, yorgun, hâlsiz, bitkin hâldeyse genelde o kişinin bağırsağında problem ya da gaz vardır. Eğer bir insanın bağırsağı düzenli çalışıyorsa, o kişi şen şakrak olur. Stresli değildir. Çünkü bağırsağının düzenli çalışması sayesinde bütün organları düzendedir. Bağırsaklar bu kadar önemlidir. O kadar önemli ki eğer bir genelleme yapacak olursak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Bağırsaklar iyi çalışıyorsa vücut da iyi çalışıyordur. Bağırsaklar iyi çalışmazsa vücut da iyi çalışmaz.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.