Umutsuz olmaya hiç hakkımız yok

A -
A +
Dünyada bize sunulan kaynakları o kadar hızlı tüketiyoruz ki, yılın yarısına geldiğimizde, o güne kadar dünyanın yenilenme kapasitesi çoktan bitmiş oluyor. Yılın geri kalanında ise bir sonraki yılın, yani çocuklarımızın kaynaklarından yiyoruz. Yani onlara bırakacaklarımızı biz harcıyoruz. Bunu hemen bırakmamız, dünyayı kirletmek yerine yarını kurtaracak çözümler bulmamız gerekiyor. Çöpe attıklarımızı azaltmak, hatta sıfıra indirmek, geri kullanabileceklerimizi son damlasına kadar değerlendirmek birinci önceliğimiz olmalı... Çünkü dünyada hiçbir şey sonsuz değil. Ne toprak, ne su, ne temiz hava... Gıda azalıyor, gıdayı üreteceğimiz topraklar, enerji, su ve daha birçok şey... Bu gerçeklere uygun davranmak insanlık görevimiz ve değişen iklim bize her gün hatırlatıyor ama biz yine unutuyoruz. 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde ise yapılanlar ve yapılması gerekenlere daha fazla odaklandığımız etkinliklerle yeniden uyanıyoruz.
Bu uyanışlardan birini önceki gün Vodafone ve Habitat Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilen bir etkinlikte yaşadım ve geleceğe dair umutları artıran güzellikler gördüm. 
Bu iki kuruluş, çocuklara çevresel farkındalık sağlamak üzere 'Yeşil Gezegen' adlı bir proje hazırlamış. Bizim yok ettiklerimizi yeniden kazanmak için çalışacak çocuklara önce çevre sorunlarını hatırlatmış. 7-14 yaş grubundaki çocuklara bu sorunlarla ilgili dijital çözümler sunmuş ve onların hazırlayacağı projeleri yarıştırma kararı almış. Bu projelerden en iyisini seçmek adına bir araya gelen jüri üyeleri arasındaydım. Daha oyun yaşındaki bu çocuklar sorunları öyle güzel özümsemiş, öyle güzel hayaller kurup projeler yapmış ki, bunları görüp de "gelecek adına umutsuzum" demeye hakkımız yok; inanın. Küçücük çocuklardan oluşan gruplardan birisi denizdeki atıkları toplarken ayrıştıran, bunu drone ile tespit eden bir çözüm sundu. Bir diğeri, büyük tehlike olan müsilajımangrow isimli bir bitkiyle yok etmeyi, toplanan müsilaj atıklarını kozmetikte kullanmayı amaçlayan başka bir çözümle geldi karşımıza. Engelli bireylerin gidecekleri yere daha kolay ulaşmasıyla sağlanacak faydaları anlatan bir projeye hayran olurken, şehirlerde toz partiküllerini önceden tespit eden sensör tasarlayarak kronik hastaların daha az zarar görmesini sağlayacak projeyi izlerken ağzım açık kaldı. Çöpleri ayrıştıran robot projesi sunan, fabrikaların suyunu ayrıştırarak yeniden kullanmayı hedefleyenler vardı mesela... Kendilerine bir takım 'Fantastik Kids' demiş, bir diğeri ÇABA... Çevreci Kuzenler, Doğa Koruyucuları, Mavi Göz, Türkiye Kapsayıcılık Takımı gibi şahane isimler koymuşlar ekiplerine. Proje gereği ilk 3 belirlendi her kategoride ama projesini sunma başarısı yakalayan tüm çocukların ödüllendirilmesine karar verdik. Umudum, heyecanım büyüdü, büyüdü... Siz de umutlanın, umudunuzu yükseltin. O çocuklar bu yaşta sorunları bu kadar güzel tespit ediyor, devleşen sorunları, kirliliği teknolojiyle yok etme kararlılığını öyle güzel vurguluyor ki "Onlar geleceği güzelleştirecek" umuduyla gözlerimiz ışıldıyordu. Ben eminim. Onlar daha temiz bir dünyada yaşayacak. Alkışlar onlara ve onlara bu fırsatı veren tüm kuruluşlara...
Umutsuz olmaya hiç hakkımız yok
Son kullanma tarihi geldi, stoklar raflara dizildi
 
Gıda krizi çıkıp gıdaya ulaşım zorlaşınca, undan yağa, şekerden bakliyata kadar her şeyin fiyatı kat kat katlandı. Sadece bizde değil, İngiltere'de, Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da... Yani ekonominin dev ülkelerinde de. Birçok ülkede gıda ürünleri taneyle satılmaya başlandı, bazıları yağa, una 'en fala 2 tane alabilirsiniz' sınırlaması getirmeye başladı. Çünkü gıda devlerinden ikisi birbiriyle savaşıyor, ellerinde gıda ürünü bitti bitecek... Biz ise bereket fışkıran topraklara sahibiz. Üretiyoruz, dünyanın 200 civarında ülke ve bölgesine ihraç da ediyoruz ama bir taraftan da 90'ların alışkanlığı olan "Yarın nasılsa fiyat yükselir" deyip stoklayan ahlak yoksunlarının sebep olduğu sonuçlarla da uğraşıyoruz. Geçtiğimiz aylarda bir nalburun yüzlerce kilo yağ stokladığına dair fotoğraf geldi ekranıma. 'Pes' dedim ama ardından öyle stokçuluk ve hak etmediğini kazanmak için uygulanan yöntemler gördüm ki, nalburdaki yağları unuttum bile. İşte nalburun hiç utanmadan göz önünde, bir başkasının depoda, bodrumda, çatıda sakladığı ürünler piyasaya çıkmaya başladı. Çünkü son kullanma tarihleri yaklaşıyor. İşte son kullanma tarihine 3 ay kalmış bir yağ. Raflara dizilmiş, bir de lütfedip güya indirim yapmış arkadaş... Şimdi bir yukarıda yazdığım çocukları düşünün, bir de bu uyanıkları!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.