ABD’den notlar...

A -
A +
Bir haftadır ABD’nin New York şehrindeyim. İyi gün değil kötü gün dostları İsmail Güzel ve Çetin Güzel’in misafirleriyim. Çetin Güzel ODTÜ’yü bitirmiş ve 1992’de sırt çantasını alarak New York’a gelmiş. Bilindik hikâye gibi gözükse de, sıfırdan başladığı hayatını yazılım ve donanım işiyle devam ettiriyor. Kardeşi İsmail 1997’de gelmiş. O da iş hayatını New York-Türkiye arasında sürdürüyor. 
New York’u filmlerde gördüğümüz büyük binalardan, Manhattan manzarasından biliyoruz. Ama sadece bunlardan ibaret değil. Çetin&İsmail’in New York’un 30 km kuzeyinde bulunan West Nyack kasabasındaki evi tipik Amerikan tarzı gözükse de Türk ve İslam etkisi hemen hissediliyor. West Nyack kasabasını bile anlatmak için ayrı bir yazıya ihtiyaç var. Bu şirin ve küçük kasabada bulunan ikinci el kitapçıyı -Pickwick Book Store- sevimli kafeleri, hoş dükkânları anlatmak lazım. Pickwick kitapçısı 1945’ten beri açık ve oraya bakan 78 yaşındaki Jack Dunnigan’ın anılarını da kulak kabartmak lazım. 1971’de Türkiye’ye gelmiş ve Kapalı Çarşı’da bayağı zaman geçirmiş. Eski el yazmaları almış. İsmail’le Jack’i dinlerken bayağı etkilendik. 
Biz New York’a gelelim tekrar... Bu benim buraya 3. gelişim. Şunu baştan söyleyeyim ki, New York pandemiden ağır etkilenmiş. Eski ruhu yok. Özellikle kolej ve üniversiteler kapalı olunca coşkusu biraz sinmiş. 
4 milyon New Yorklu başka yerlere taşınmış. Özellikle kuzeye, yani kasaba ve köy tipi yerlere göçmüşler. Bu da Manhattan’da bazı iyi bölgelerinde ev kiraları ve fiyatları yarı yarıya düşmüş. Apartman dairelerinde tıkılı kalmaktan bıkmışlar. Ama merkezdeki bu evlerin aidatları yüksek olduğu için çoğu hâlâ boş. Mesela 2 milyon dolarlık ev 750 bin dolara düşmüş. Aidatı 5 bin dolar olunca ilgi görmüyorlar. 
New York’ta bir diğer sıkıntı eleman bulma konusu. Restoran ve kafeler şu an eleman bulmakta sorun yaşıyorlar. Saati 15 dolara çalışacak eleman bulunamıyor. 
42. Cadde ile 72. Cadde arasındaki restoran ve kafeler pandemi öncesi 11.30’da açtıkları dükkânlarını şimdi saat 15.30’da açıyorlar. Eskisi gibi müşteri de yok. Aynı şey Columbus Caddesi ile Amsterdam Caddesi arasındaki mekânlar için de geçerli. Birçok dükkân kiralık. Ancak tutan yok. 
Time Square’de önceden yürürken zorlanırdınız, şimdi sokaklar boş. Alımlı dükkânlara giren az. Mağazalar sinek avlıyor. Konuştuğum Amerikalılar pek moralli ve ümitli değiller. Üniversiteler ve okullar açılırsa belki eski günlere döneriz diyorlar. 
Bütün bunlara rağmen kitapçılar yoğun ilgi görüyor. Union Square’de bulunan Barnes&Noble’da kalabalıktı. Dergi ve kitap çeşidi inanılmaz çok. Bunların bazılarını video olarak instagram hesabımda paylaştım.
İkinci ve yeni kitapların satıldığı Broadway’deki Strand de doluydu. Maaşın bir kısmını olduğu gibi oraya bıraktım. İlginç bir şekilde Strand, Woody Allen’in “Apropos of Nothing” kitabını “metoo” hareketinden dolayı satmıyorlardı. Neyse ki Barnes&Noble’da bulduk. 
Müzeler doluydu. 81. Cadde’de Central Park’ın karşısındaki Doğal Tarih Müzesi’nde bayağı ziyaretçi vardı. Cumartesi gittiğimiz 53. Cadde’de, Rockefeller Center yakınlarındaki Moma-the Museum of Modern Art’ın (Modern Sanatlar Müzesi) ziyaretçi sayısı hatırı sayılırdı. 
İlginç ve güzel olan Fransız post-empresyonist ressam  Cezanne’nin çizimlerini görmek için 3. kata çıkarken camdan dışarı baktığımızda Nusr-et’in dükkânını gördük. Çok başarılı olduğunu söylememe gerek yok. 
Bu arada New York altyapısı berbat. Asfalt yollar kötü, binaların bazıları dökülüyor. Trump’ın bu konuda haklı olduğu net. 
Daha anlatılacak çok şey var ama şimdilik bu kadar yeter...
 
 
CEM KÜÇÜK'ÜN DİĞER YAZISINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN
NEW YORK'TA PANDEMİ
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.