Özel eğitim sahipleri anlatıyor

A -
A +

Türkiye, bir yıldır özel okulları konuşuyor.
Son olarak Doğa Koleji ile tartışmalar yeniden alevlendi.
Peki neden böyle oldu?
Problemin kaynağı kim?
Hafta sonu Girne Koleji'nin tanıtım toplantısı için Kuzey Kıbrıs'taydım.
Toplantıya Türkiye'den 50 civarında özel okul sahibi de katılmıştı.
Yukarıdaki soruları muhataplarına yönelttim.
Anladığım kadarıyla sıkıntının üç kaynağı var:
* Birincisi; bazı özel okul sahiplerinin eğitimden kazandıklarını eğitime değil başka alanlara kaydırması. Doğa Koleji gibi.
* İkincisi; kontrolsüz büyüme. İç dinamiklerini sürdürülebilir büyümeye hazırlamayan okullar, acı netice ile karşılaşıyor.
* Üçüncüsü; devlet! Millî Eğitim Bakanlığı, Nabi Avcı döneminde dershanelerin kaldırılmasıyla beraber, temel liselere ve özel okullara teşvik sistemi getirdi. Bir öğrencinin devlete maliyeti 8-9 bin lira civarında. Bakanlık bunun yarısını özel okullara teşvik olarak veriyordu, isteyen veli çocuklarını buralara gönderiyordu. Uygulamaya bu yıl 'tak' diye son verildi. Gerekçe gösterilmedi. Ekonomik sıkıntı, bazı mali durumu iyi olanların SGK'sını düşük gösterip teşvikten yararlanması, “Doğuda okullar zor durumda, devlet kaynağı peşkeş çekiliyor" şeklinde uygulama karşıtı tenkitler, kapalı kapılar arkasında konuşulan iptal sebepler arasında.
Teşvikin kaldırılması, özellikle Anadolu'daki eğitim kurumlarını olumsuz etkilemiş. Kolej sahipleri "Zaten küçük paralarla çalışıyorduk" diye dert yanıyorlar.
Doğa Koleji de işin tuzu biberi olmuş. "Güven kaybı yaşandı" diyorlar. Menfi yöndeki algı ve ekonomik problemler özel okul sahiplerini kara kara düşündürüyor. 
Mesela Anadolu'dan gelen bir özel okul sahibi "Doğa Koleji merkezi zor durumda, maaşları ödeyemiyor ama ben kolejin bayisiyim. Benim hiçbir problemim yok. İflas haberleri yüzünden veliler okula üşüştü. Zor durumda kaldık" dedi.
Bugün 12 bin 500 civarında özel okulda 1,5 milyona yakın öğrenci eğitim görüyor. Özellerin sistem içindeki oranı yüzde 17. Öğrenci sayısındaki oran ise yüz 8,5'in üzerinde.
Tablo çarpıcı.


Dört talep

Özel okulcular diyor ki;
- Devlet hayvancılık için teşvik üstüne teşvik paketi açıklıyor. Fakat eğitimi "es" geçiyor. Özel okulların doluluk oranı yüzde 40. Hem bunun artırılması hem de devletin yükünün hafifletilmesi için teşvik sistemi yeniden getirilmeli.
- Resmî okullarda dört bin lira maaş alan bir öğretmenin sigorta gideri 700 lira civarında. Özel sektörde ise 2 bin 800 lira. Aradaki uçurum kaldırılmalı.
- Eğitimdeki katma değer vergisi yüzde 8. Bu bazı sektörlerde olduğu gibi en fazla yüzde 1 olmalı.
-Nasıl her eczacı istediği yerde dükkân açamıyor, her canı isteyen minibüs hattı kuramıyorsa, özel okul da açılmamalı. Kota konmalı. Sektörde hayalperestler değil, işi bilenler olmalı.


Genç bir yatırımcı, yeni bir kolej
 
Özel okul krizlerinin konuşulduğu bir dönemde, eğitim yatırımcısı Ümit Kalko, KKTC merkezli Girne Amerikan Üniversitesi ile iş birliğine gitti. İki kurum Girne Koleji'ni hayata geçirdi. Kalko tanıtım toplantısında, ilham verici bir konuşmaya imza attı.
Ümit Kalko, henüz 36 yaşında. İlginç bir başarı hikâyesi var.
Genç iş adamı memur olmak istemiş. KPSS’yi geçmiş ama kaymakamlık sınavını iki puanla kaybetmiş. Bir yılı boş geçmesin diye bir açık öğretim kursuna kaydolmuş.
Hem sınava hazırlanıyor hem de part time işletme, kamu yönetimi gibi derslere girerek harçlığını çıkarıyormuş.
Gayreti dershane sahibinin dikkatini çekmiş. Kısa sürede ona müdürlük koltuğunu teslim etmiş. Fakat aralarında anlaşmazlık çıkmış. Çok geçmeden ayrılmış. Gençliğin verdiği hırs ve kızgınlıkla gidip dershanenin karşısına dört sınıflık bir kurs açmış. Dört sınıf zamanla on dört olmuş. Ardından binayı kiralamış. Belediyelerin meslek kursları ve bilgi evlerinin yükleniciliğini üstlenmiş. İş-Kur'dan, Avrupa Birliği'nden projeler almış.
28 yaşında Türkiye’nin ilk özel sağlık meslek lisesini kurmuş. Sonra Mektebim okullarının temelini atmış. Altı yedi yıl içinde Cizre’den Lüleburgaz’a 65 kampüste 115 okula ulaşmış. Sonra okulu ortaklarına devretmiş.
Kavram Okulları'nın CEO'su Kalko, Girne Koleji ile yeni bir başlangıç yaptı. Hedefi, Girne Amerikan Üniversitesinin kurumsal kimliğiyle Anadolu'nun gücünü birleştirmek. İlk etapta Türkiye'de 10 okul ile yola çıkacaklarını, zamanla Orta Asya'ya ve Körfez ülkelerine uzanacaklarını söylüyor.
Stratejisi ise yeni okul açmak değil, mevcut okullara bayilik vererek büyümek.
Bu adım, mevcut ortamda risk değil mi? Kalko "Tam zamanı" diyor.
Genç yatırımcı, hedeflerini ne derece tutturabilir bilemiyorum, fakat ismini ve başarılarını daha çok konuşacağımızdan şüpheniz olmasın.


Dershaneler patladı

Bu kadar eğitimci ile bir araya gelince dershane meselesini konuşmadan olmaz.
Tecrübeli bir okul sahibi şöyle dedi:
"Kapatılmalarına karar verildiğinde dershane sayısı 4 bine yakındı. Bugün 6 binin üzerinde. Güya dershaneler kapatıldı. Kurs merkezi olarak devam ediyor. Merdiven altı, resmîlerden daha fazla... Beklenti FETÖ'nün suistimalinin önüne geçmekti, fakat yasak çözüm olmadı, aksine patlattı. Kaçakların önüne geçilmeli. Tek ders şartı bitirilmeli. Devlet okullardaki kurslar için öğretmenlere 2 milyar liraya yakın kurs parası ödüyor. Rakam öğretmene destek olarak iyi ama bu kurslar beklentilerden çok uzak."
Bir başka hoca ekledi:
"Ben dershane sahibiyim ama dershanelere karşıyım. Bu sınav sistemi var oldukça dershanelere ihtiyaç bitmeyecek."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.