Fatih Altaylı, müptezelin tekidir. Kırdığı ceviz kırkı geçmiştir.
Onu 'muhalif gazeteci' diye takdim ediyorlar. Muhalifliği iktidara, muhafazakârlara.
Kendisi yandaşlığın feriştahı, yalakalığın piridir. 28 Şubatçıların postal yalayıcılarından biridir.
Başörtülü öğrencilere aleni küfredecek, sokakta kılık kıyafet denetimine çıkacak kadar ileri gitmişliği vardır. O gün öyleydi de bugün farklı mı?
"İmamoğlu tutuklandıktan sonra 45 dakika ağladım" diyen bir ‘ekrem bacaklı’ya en güzel cevabı rahmetli Hasan Karakaya ve yıllar sonra Kemal Kılıçdaroğlu vermişti.
Ne demişti eski CHP lideri: "Merkepler adam olur, sen adam olmazsın. Doğan grubunda çalışırken Ciner'e küfreden, Ciner daha çok para verince oraya geçen, patronların satılık elemanı. Muhalifmiş. Gocuklu celep kaldırınca sopasını, sürüye katılmaya koşan besili bir koyundan farkın yok. Kalemin satılık. Ruhun satılık. Hatta küfür yuvası ağzın bile satılık."
Yönetici olduğu kanalda golf sopasıyla kadın çalışanı döven, görevini yapan polise küfreden, kendisini eleştiren hocayı üniversiteden attıran, davet etmediler diye yerli otomobilimizi karalayan adamdır Fatih Altaylı.
Gittiği yerlerden kovulunca YouTube'da kanal açtı. "Sırf İstanbul’da trafik sorununu artırmak için polis çevirmesi yapıyorlar" gibi ipe sapa gelmez dedikodularla takipçi devşirdi...
Geçen gün yine cumhurbaşkanı konulu bir anketle ilgili konuşurken, geçmişte milletin liderlerine hangi zulümleri yaptığını şecaat arz ederek anlattı. Savcı sözleri tehdit olarak algıladı ve Altaylı tutuklandı.
Fatih Altaylı'nın rezilliklerinden ve pespayeliğinden dolayı -Cem Küçük'ün deyimiyle- 'medeni ölü' olması gerekiyordu. Maalesef Türkiye'de hafiflik para ediyor. Altaylı bu tür çıkışlardan kazanıyor. Geçenlerde birisi onun ayda 2 milyon liraya yakın kazandığını söyledi...
İktidar da yanlış yapıyor. Altaylı gibi kimseler soruşturmalarla kahramanlaştırılıyor!.. Davalarla kendilerine âdeta paye veriliyor. Ekmeğine yağ sürülüyor.
Kaldı ki, bazı açıklamaları bu örnekte olduğu gibi fikir ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor.
Nitekim Altaylı'dan daha ağır sözleri Müjdat Gezen, Metin Akpınar, Hayko Bağdat, Atilla Taş, Hasan Cemal gibi müzmin muhalifler söyledi. Hepsi de beraat etti.
İsrail-İran savaşı başlayalı on gün oldu. Coğrafyamız yangın yeri. Ülke ateş çemberinden geçiyor. Savaşın içinde değiliz, ancak bölgesel riskler 'her şey olabilir' diyor.
Doğuda ve batıda dünyanın bütün ciddi gazeteleri Orta Doğu'yu manşetine taşıyor.
Savaşan taraflar her ne kadar kayıplarını gizlemeye ve basına sansür uygulamaya kalksa da korkunç video ve fotoğrafların yayılmasına engel olamıyorlar.
Savaş her zaman olduğu gibi CHP gazetelerinin umurunda değil. Candaşlar kendi küçük gündemlerinden çıkamıyorlar. "Dünya yansa umurunda değil" deyimi onların sayesinde gerçeğe dönüşmüş durumda.
Sözcü on günde savaşa dair sadece bir manşet attı. Dünya büyük bir sınavdan geçerken CHP gazetesinin büyüttüğü başlık şöyleydi: "Üniversite sınavları bu yıl kolay geçecek!"
Önünde kalkan oldukları İmamoğlu bile yaşananlara kayıtsız kalmayıp cezaevinden Orta Doğu'yu yorumlamaya kalktı, onlar başka âlemde geziyor.
Muhalefetin medyasının da ufku ve vizyonu bu kadar.
Fatih Selek'in önceki yazıları...