Hasan Sarıçiçek

Hepsi yalan, bu sahi. Efsane bitti. Tıpkı bir masal gibi. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olan dev Ersen Martin adlı bir genç yıktı. Dakika 60... Ersen Martin, Servet'in kafayla aşırdığı topa, öyle bir çaktı ki; Mondragon'un seyretmekten başka şansı yoktu. İşte o gol, G.Saray'ın bütün hayallerini yok etti.

Diyorlar ki, "G.Saray gündüz maçlarını oynayamıyor..." Yahu yarasa mı bunlar? Kötü futboluna daha geçerli bir mazeret arasın G.Saray..

Roberto Mancini haklı çıktı... Beşiktaş, Roma'da lokum gibi zevkle yenilip yutulmadı. Aksine, Lazio'nun midesine oturmaya niyetli olduğunu maçın her anında rakibine hissettirdi. ..Ve, tur için kuru bir dal gibi görünen ümitleri filizlendirip, yeşertti...

F.Bahçe'de cadı kazanı yine kuruldu, yeni kurbanın adı da Oğuz Çetin olarak konuldu. Tıpkı, Mustafa Denizli, Werner Lorant ve geçmişteki bir çok örnek gibi, Oğuz Çetin için de yaylım ateşi başladı.

Bir tohumun filizlenip başak vermesi mi önemli, yoksa o başağın mahsûl kalitesi mi? Türk futbolu, A Milli Takımı'yla dünya üçüncüsü oldu. Ancak hepimizi gururlandıran bu başarı, spor kültürümüze aynı ölçüde kalite olarak yansımadı.

"Zengin ve yoksul!"Bir dönemler TV dizisiydi, dün gece İsmetpaşa Stadı'ndaki maçı özetleyen "tekerleme" oluverdi.

İki adam... Fatih Akyel ve Ahmet Dursun... F.Bahçe'ye dün geceyi zehir ettiler. ..Ve, lider Beşiktaş'ı da 100. yılda şampiyonluk hayâline bir adım daha yaklaştırdılar.

Ertelenen ama ikinci yarının futbol galası gibi görünen F.Bahçe-Beşiktaş derbisi, ABD-Irak gerginliğini bile gölgede bırakacak sıcaklıkta... Herkes bu maça kilitlenmiş... Pekii, nedir bu maçı cazip kılan şey... Tarihi dostların, "üç puan"la özetlenen rekabeti... Sadece 3 puan mı? Evet, sadece üç puan! Ya, ilk yarıyı 41 puanla lider bitiren Beşiktaş farkı açacak... Ya da 35 puanlı F.Bahçe zirveye biraz daha yaklaşacak.

12 Dev Adam'ın, Hollanda zaferine içinizde sevinmeyen var mı? Hayır, olamaz!.. Ama? O gece, içimde iki büyük acı vardı. Biri, "adı" var "kendisi" yok olan Sponsorluk Kanunu... Diğeri, spor sahalarımızdan tabelaları inen Simtel, Büyükdere Boronkay, Vinyleks ile Basketbol Ligleri'nden çekilen Eczacıbaşı, Tofaş, Çukurova, Meysu ve Beslen gibi kulüplerimiz. Sahi, neden buharlaştı bu kulüpler?

Keşke, filmi başa sarabilsek! Zaman ve mekan perdesini aralayıp, dünyanın en kıvrak ve en yetenekli futbolcularından biri olan Oktay Derelioğlu'nu bugünün olgunluğu içinde, 10 yıl geriye götürüp yeniden yeşil çimlere koyuversek!

ANAP, kayıplarını yeni genel başkanı Ali Talip Özdemir beyefendiyle yeniden kazanıp iktidara koşabilir mi, onu bilemem! Ama? Bu sözü futbola uygularsak, ortaya trajikomik bir durum çıkar.

Bu ülkede, vatandaş kaç çeşit vergi öder, bileniniz var mı? Araştırayım, dedim... Başım döndü... "Bir havaya vergi ödemiyoruz", diyecektim ki... Çevre Temizlik Vergisi çıktı karşıma! "Vergi kutsaldır!" Seve seve ödeyeceğiz. Ki, yol, su, elektrik, okul, hastane, huzur gibi hizmetleri istemeye yüzümüz olsun.

GTO... Yani Gündüz Tekin Onay... Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un teknik başdanışmanı. Türk futbolundaki kalifiye teknik adam patlamasının, Çetin Gürel, Tamer Güney, Turgay Renklikurt ve Metin Türel hocalarla birlikte gizli mimarlarından...

Bir rüyam var... Yarım kalan bir rüya... Türkiye'ye hem itibar hem de milyarlarca dolar kazandıracak bir rüya...

Yiğidin hakkı yiğide... Beşiktaş dün geceki riskli kadrosuyla maç kazanabildiyse, bunu öncelikle Lucescu ve onun kurduğu sisteme borçlu. Tabii biraz da güzel futbollarıyla geceye renk katan Pancu ve Ronaldo'ya...

Tehlike çanları çalıyor! Bir yanda, Spor Yazarlığı müessesinde ayyuka çıkan "onun - bunun adamı" dedikoduları... Bir tarafta, sahalarımızda yaşanan trajik durumlar. Top yuvarlanıyor ama kaleye mi, uçuruma mı?

2 x 2 = 4 Bu basit çarpa işlemini çözmek için ille de çok bilinmeyenli denklem mi kurmak gerekir? Evet, G.Saray'ı dün A.Gücü karşısında seyrederken kendi kendime hep bu soruyu sorup durdum. Neden sezon başında kazanan takımın üstünde durdu Fatih hoca? Neden?

Sistem aynı sistem 3-5-2! Peki Oğuz Çetin'in F.Bahçe'sinin Lorant'ınkinden farkı ne? Dünkü Göztepe maçında bu sorunun cevabını aradık. Fark oyuncu seçiminde... Fark anlayışta... Fark uygulanışta...

"Bir varmış bir yokmuş! Tarihin birinde bir Avrupa, bir de Türkler varmış!.. Hani derler ya, erefeyi gösterir, bayramı göstermez, diye. Avrupalılar, Türkler'e böyle davranırmış... Size 2008 Şampiyonası'nı vereceğiz der, vermezlermiş! Sizi birliğimize alacağız der, almazlarmış. Tam 43 yıl "Ha bugün... Ha yarın" diye diye Türkler'i uyutmuşlar... Ama sonunda devin gözü açılmış... Ama ne açılış! Türkler'in ayak sesleri her alanda duyulur olmuş... Denizlispor'u, Beşiktaş'ıyla Türkler futbola el koymuş! Avrupa'yı fetheder olmuş."

Bir spor yazarı olarak Oğuz Çetin'e hayranım. Onun Fener dışında her kulüpte başarılı olacağına kalıbımı basarım!