Biden-Putin görüşmesinden ne çıktı?

A -
A +
ABD-Rusya arasında, Ukrayna ve genel olarak Doğu Avrupa merkezli krizin dalgaları yükselirken, gerilimin daha fazla tırmanıp kontrolden çıkmaması için diplomatik temaslar da devam ediyor...
 

Epey zamandır ABD yönetimi ile Rusya arasında, söz düellosu ve askerî manevralarla karşılıklı olarak sürdürülen atışma, gözdağı ve tehditler kaygı verici boyutlara ulaşmış durumda…

Hâlihazırda Rusya’nın Ukrayna sınırında en az 94 bin askerinin konuşlanmış olduğu belirtiliyor. Hatta bu sayının önümüzdeki şubat ayına kadar 175 bine ulaşacağı ve bu tarihte, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yeni bir işgal harekâtına kalkışacağı yolunda çok ciddi endişeler söz konusu. Buna karşılık Rusya da, Ukrayna’nın kendi sınırına 125 bin asker (Ukrayna ordusunun yaklaşık yarısı…) yığarak, kışkırtmada bulunduğunu iddia ediyor ve kendi yığınağının gerekçesini gösteriyor. 2014 yılında, Kırım’ın Rusya tarafından işgal ve bilahare ilhak edilmesinden bu yana, siyasi ve askerî tansiyon düşmüyor. Özellikle Ukrayna’nın Doğu Bölgesinde, Rus azınlık nüfusunun baskın olduğu Donbass’ta, karşılıklı hamleler kesintisiz biçimde devam ediyor…

Aslına bakılırsa, Donbass bölgesi bu konuda sadece bir ayrıntı. Esas problem, Ukrayna’nın stratejik olarak hangi tarafta konumlanacağı meselesidir. Çünkü Ukrayna’yı kaybedecek olursa, Rusya’nın imparatorluk iddiası bütünüyle çöker!.. Ve Rusya böyle bir şeye asla rıza göstermez, gösteremez.

Batı’nın son 20 yılda, Ukrayna’yı da NATO bünyesine almak için zaman zaman attığı adımlar, her seferinde Rusya’nın çok sert tepkisine yol açtı. Rusya, arka bahçesi olarak gördüğü yerlere karşı yapılan hamlelere çok sert tepki verdi. Gürcistan ve Ukrayna’da yaptığı askerî cezalandırmalar bunun çarpıcı örneğidir. Ama konu burada kapanmadı. Tehlike devam ediyor! Amerika, Rusya’nın Ukrayna topraklarının doğu bölgesinde, Donbass’ta yeni bir işgal hareketine girişmemesi için, Avrupa Birliği ile beraber engelleme yapmaya çalışıyor. Öte yandan Rusya, NATO’nun son yıllarda Baltık Bölgesinde ve Doğu Avrupa’da; kendisini kuşatmaya dönük, yeni silah sistemleri ve askerî birlikler konuşlandırmasına aynı şekilde füze sistemleriyle karşılık veriyor…

Aslında günümüzdeki bu ihtilafların kökü, 1990’lara, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı günlere kadar uzanıyor. Gorbaçov’un henüz işbaşında olduğu ve SSCB’nin resmî varlığının devam ettiği sıralarda, Doğu-Batı nüfuz bölgelerinin sınırları konuşuluyordu… Geçen zaman içinde köprülerin altından çok sular aktı. Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri bütünüyle NATO bünyesine girdi. Elbette bu Rusya’nın hoşlandığı bir şey değildi. Ve bu konuda “Kırmızı Çizgileri” vardı…

İşte şimdi Putin, bu kırmızı çizgileri hatırlatıyor. Rus Lider, “Batı bizim kırmızı çizgilerimizi duymuyor…” derken, Biden; “Kimsenin kırmızı çizgisini tanımıyorum…” diye karşılık verdi. Velakin, bu üst perdeden rest çekmenin gerisi nasıl gelecek? Daha açık söylersek, mesela Rusya’nın muhtemel bir Ukrayna işgal harekâtına girişmesi hâlinde, ABD’nin tam olarak tepkisi nasıl olacak? Bu konuda yaygın kanaate göre, ABD’nin; AB ülkelerini de yanına alarak, Rusya’ya ekonomik ambargo uygulamaktan gayrı, pek fazla bir şey yapması beklenmiyor!..

Biden’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin soruları üzerine şöyle dedi: “Biden’ın, Putin’in gözlerinin içine baka baka (yaptırım uygulayacağız) dediği gibi, ben de sizin gözlerinize bakarak diyebilirim ki, 2014 yılında yapmadığımız şeyi yapmaya, ekonomik ambargoyu uygulamaya hazırız…” Sullivan bunun yanında NATO üyesi Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerine daha fazla askerî güç takviyesi ve Ukrayna’ya daha fazla askerî teçhizat desteği gibi alternatif tedbirlerinin de söz konusu olduğunu ifade etti. Acaba bütün bunlar Rusya’ya ne kadar tesir eder? Sullivan diyor ki, “Putin, Kuzey Akım-2 Boru hattından doğalgazın aktığını görmek istiyorsa, Ukrayna’yı işgal etmek gibi riskler almaması gerekir…” Demek oluyor ki, ambargo meselesinde, Avrupa ile iş birliğinin bir unsuru olarak, Doğalgaz Boru Hattına dair Almanya ile şimdiden mutabakat sağlanmış... Fakat dikkat ediniz, bunların hiçbiri tek başına, Rusya’yı Ukrayna’ya karşı bir işgal harekâtından fiilen alıkoyacak şeyler değil.

Putin’le görüşmeden önce, “Kimsenin kırmızı çizgisini tanımıyorum” diye diklenen Biden, acaba Ukrayna’yı yakın zamanda bir işgal harekâtından koruyabilecek tek husus olan “GARANTİ” noktasında ne dedi? Yani Putin’in, NATO’nun Rusya sınırlarına doğru daha fazla yayılma ve yerleşme harekâtına karşı istediği garanti!.. Eğer Biden, son görüşme sırasında, önceki esip gürlemenin ötesinde bu konuda bir söz vermişse, en azından bir müddet için gerilimin düşmesi beklenebilir… Bu arada, Rusya cenahından yapılan açıklamada, görüşmenin oldukça samimi ve dostane bir havada geçtiğinin söylenmesi, belki de Biden’ın gösterdiği esnekliğe işaret ediyordur. Kim bilir?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.