İsmail Kapan

30 Mart seçimlerinde alınan başarısız sonuç, CHP'de parti içi muhalefet kazanını fokurdatmaya başladı... Yönetim şimdilik vaziyeti idare etmeye çalışıyor, ama işler giderek karışacak gibi!

Cumhurbaşkanlığına kimlerin aday olacağına dair kesinleşmiş bir şey yok. Bu konudaki tahminler ve temenniler acaba ne kadar gerçekçi?

Önümüzdeki bir aylık sürede cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylık tartışmalarının yoğunlaşacağı aşikâr.

Her fırsatta Türkiye'yi hedef alan yabancı tetikçi kalemler, şu sırada yine hareketlendi. Anlaşılan onları rahatsız eden yeni şeyler var!

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yapılan yumruklu saldırı ile ilgili tahkikat, bazı siyasilerin beyanları yüzünden, esas mecrasından sapabilir!..

Anayasa Mahkemesi'nin Twitter'a erişim yasağını kaldıran kararı daha çok tartışma kaldırır. Haşim Kılıç'ın açıklamaları, haliyle bu tartışmalara yeni boyut kazandırır.

16 bin yedi yüz sayfalık gerekçeli mahkeme kararında, Ergenekon tesmiye olunan örgütle ilgili yeni ve ilginç şeyler var...

Seçim sonuçlarına itiraz etmek bir haktır. Bu hakkın kullanılmasıyla ilgili prosedür de belli. Peki, Yüksek Seçim Kurulu'nu basmak da ne oluyor?!.

Milletin verdiği kararı bir türlü doğru okuyamayan, o kararı bile bile çarpıtmaya çalışan siyasi partiler ve liderler, sittin sene iktidar yüzü göremez...

Devlet sırlarının sızdırılması karşısında pişmiş kelle gibi sırıtıp, bunu iktidara atılan bir gol gibi görenler, vatanseverlik adına hangi iddiayı ileri sürebilir?

Mahalli seçimlerin çok ötesinde bir mahiyet kazanan 30 Mart'taki SANDIK İMTİHANI, bazıları için siyasetteki serüvenlerinin sonu olabilir!..

Pazar günü İstanbul Yenikapı'daki yeni meydanda, halkın izhar ettiği muhteşem duruş; kumpasa, montaja ve şantaja karşı kesin bir meydan okumaydı...

Son kırk yılda Türkiye'nin yakasını bir türlü bırakmayan, ideolojik ve siyasi kamplaşmalar, çatışmalar ve gerilimler yüzünden;

30 Mart seçimlerine gölge düşürmek için, şer odaklarının harıl harıl çalıştığı sır değil. Başbakan Erdoğan'ın "Sandıklarda kuş uçurtmayacağız..." sözü, bir güvence olarak alınıyor.

"Timsah gözyaşları" ne zaman samimiyetin göstergesi oldu ki? Sinsi biçimde kamufle edilmiş kalleşlik, er-geç kendisini açığa vurmak zorunda kalır!..

Aslında bu Türkiye Gazetesi'ndeki ikinci nöbetim!..

Montaj kaset ve ses kayıtlarıyla hükümeti düşürmek isteyen paralel yapı ve uzantıları şu ana kadar istediğini elde edemedi. Bu defa, ileriye dönük karamsarlık pompalamaya başladılar.

Yedi bin kişinin dinlenmesi olayı bizi dehşete düşürmüştü. Ama görüyoruz ki, yedi bin değil beş yüz bin küsur kişi dinlenmiş. Bu ise tek kelime ile korkunç!..

Başbakan Erdoğan, gündem belirlemede ne denli mahir olduğunu bir kere daha gösterdi. Ne de olsa siyasetin "Ustalık Döneminde..."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Türkiye'nin Milli Güvenliğine yapılan büyük saldırının, bir "ÜST AKIL" tarafından planlanıp uygulandığını söylüyor...