Öcal Uluç

Galatasaray 2000 yılında haftada üç maç oynayarak UEFA Kupası’nı almadı mı? O takımda sen yok muydun Hoca’m?

Aylardır, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları da dâhil, “sporumuz adına” içimizi ısıtan, bizlere mutluluk veren haberlere, “ne haberleri, bir tanecik habere bile” hasret kalmıştık; “uluslararası!..”

Önce Trabzonspor UEFA Konferans Ligi’nden Play-Off Turu’nda İsviçre temsilcisi St. Gallen’e penaltılarla elenerek Avrupa’ya veda etti.

Evet, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu'na "insaf" diyerek üç sorum var.

Yazıma bir soru ile başlayacağım; “Herhangi bir sezonda, Süper Lig’in bir sürecinde “Galatasaray: 3 - Kasımpaşa: 3” sonucuyla biten bir maç için “sürpriz” diyebilir miyiz?..” 

Üç büyüklerimizin UEFA Ligi’nde 3’te 3 yapacağını tahmin ediyordum.

PAOK maçı, Galatasaray’ın, “Yabancı takımları yenmek” olan aslına döneceğini gösterdi…

Fenerbahçe ve müthiş bir yazı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yaş, cinsiyet, statü, siyasi görüş fark etmeksizin futbolu insanımızı buluşturan ortak bir payda, kaynaştırıcı bir güç olarak görüyoruz” açıklamasını yaptı.

Mustafa Çulcu Hoca’nın diğer bazı ‘hakem eskilerinden’ farklı davranmasını beklerdim… 

Ben bu satırları yazarken, Galatasaray-Gaziantep FK maçına 9 saat var…

Ekranın karşısında, gözlerim nemlendi… 2024 Paris Paralimpik Olimpiyat Oyunları’nda “50 metre erkekler yüzme yarışını” seyrediyordum… Polonyalı ve Alman rakiplerini son atağı ile geçerek altın madalya kazanan Umut Ünlü “yumruğunu kaldırarak” zafer işaretleri yapıyor, sesinin bütün gücüyle haykırıyordu. Bu ikinci altın madalyasıydı…

İcardi’ler, Osimhen’ler, Dzeko’lar, En-Nesyri’ler, İmmobile’ler, Aboubakar’lar… Kulüplerimizde direkt oynayan bir tane üst düzey yerli santrforumuz var mı?

Bir “4-6-0” tutturulmuş gidiyordu…

TRT Spor’un kanallarından birinde “Üç büyüklerin kesinleşen Avrupa maç kadrolarının konuşulduğu” bir program vardı. A Millî Takım’ın Galler maçı öncesi hocamız Montella’nın, Çağlar Söyüncü ile beraber basın toplantısı başlayınca, program oraya bağlandı ve basın toplantısını izledik.

Eğriye eğri, doğruya doğru; son aylarda hem Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’i ve yardımcılarını, hem Okan Buruk Hoca’yı ağır şekilde eleştiren yazılar yazdım, amma…

“Rüzgârsız havada dönen fırıldağın, mutlaka bir üfleyeni vardır!..”

Büyükekşi Federasyonu’nu yiyen, “Üç Büyükler” ve “Üç Büyükler medyası” nihayet “rahat edecekleri” hedefe ulaştı... “Yeni Federasyon”, attığı son adımla onlara mesajı verdi; “Gönünüz rahat olsun, biz de rahat edelim!..”

“Bu eksiği tamamlayacak” bir beraberliği de, Dursun Özbek başkan “yukardan ve dışardan gelen” baskılarla “Erden Timur’a ‘Güle güle’ diyerek bozunca” işte Young Boys yenilgilerine ve elenişe uzanan, “0 – 5’lik Süper Kupa felaketini de içeren” yalnızlık dönemi karanlığı Galatasaray’ın üzerine çöktü

Yıl 1956… Ankara’nın Babıali’si Rüzgârlı Sokak’ta “Yenigün” gazetesinde “Galatasaray Lisesi ve Mülkiye mezunu” Mehmet Ali Kışlalı, genel yayın müdürlüğüne getiriliyor; “yazı işlerinden haber servisine, spor servisinden tashih servisine kadar bütünü ile” bir kadro değişikliği yapılıyordu.