Öcal Uluç

Sevgili Kemal Belgin'in Türkiye'nin spor sayfalarına, aramıza dönmesinin mutluluğunu yaşarken, Turgan Ece Ağabey'in ölüm haberi ile sarsıldı, yüreğim ve "kaçıncı defa" sordum kendi kendime; "uzun ve sağlıklı yaşamanın güzelliğinin içinde", sonlara doğru, "tatlı-acı anılar zincirimize daha çok ve daha hızlı acı halkaların eklenmesi", bilmem ki, tesadüf mü, yoksa işlediğimiz günahların daha bu dünyadayken başlayan cezalandırılması mı?..

"Altyapı teşviki" yerine, "kontenjan" kolaycılığı ve "getirilen yeni kısıtlamalar ile" daha nerelere gideceğimiz belli değil mi?..

Varsa "görmediğim ve atladığım" gazete ve yazar, onlardan özür dilerim; "Florya Tesisleri'nde kafası kapıya sıkışarak ölen" gazeteci kardeşimiz Sabah Gazetesi'nin "Galatasaray ile görevli" foto muhabiri Erkan Koyuncu olayında, soruşturmayı yapan Savcı'nın, "sadece kapı görevlisini sorumlu ve suçlu sayarak", o genç adam için "ölüme taksirle sebebiyet vermekten, 6 yıla kadar hapis isteği ile açtığı dava", Sabah Gazetesi'nden ve sevgili kardeşim Hıncal Uluç'tan başka hiçbir gazeteyi ve de gazeteciyi isyan ettirmemişti, anlaşılan; kimse de çıkıp "Bu nasıl adalet, olur mu böyle bir şey" diye sormamış, yazmamıştı!..

Varsa "görmediğim ve atladığım" gazete ve yazar, onlardan özür dilerim...

Kızılderililerin Amerika'daki "acı geçmişleri, istilacılarla mücadeleleri ve sonları" tarihte de, romanlarda da yazar; filmleri çevrilmiş, dizileri yapılmıştır.

Spor basınımızda bir Allah'ın kulu da çıkıp, Aziz Yıldırım döneminin "tek tek" teknik direktörlerinin "göreve nasıl geldiğini/getirildiğini ve nasıl gittiğini/gönderildiğini alt alta yazıp", şu soruyu sormuyor;

Yalanlanmadığına göre", demek ki, günlerden beri hemen hemen her gazetede ve her haber sitesinde "ağızlara sakız olan" haberler, "doğru!.."

Elin oğlu, "Mâli fair play" diye, neler yapıyor; "Avrupa Kupaları'nda oynayacak takımlara uyarılar, ihtarlar, para cezaları ve nihayet maç cezaları veriyor"; biz ise ne yapıyoruz; "kendi işlerini çok iyi bilir ama iş, kulüp yönetimine gelince, birdenbire bilmez ve aldırmaz olan", dahası "Benden sonra tufan" diyen kulüp padişahları ve vezirlerinin "spor kulüplerinin omuzlarına yüklediği vergi ve SGK borçları için", çokta yaldızlı" bir nitelendirme ile, "yeniden yapılandırma" adı altında, "hem de kaçıncı defa" yanaklarını okşuyor ve diyoruz ki; "Devam!.."

O kapı yaklaşık 5 ton ağırlığında. Modeli Antiterör kapısı. Bu kapı ile Florya'da kimi kimden koruyorlar?

Sayın Ünal Aysal, bilesiniz ki, çok Galatasaraylı, sizin için "Eğer Galatasaray'ı bir parçacık seviyorsa, eğer Galatasaray'ı bir nebzecık sayıyorsa, vakit geçirmeden Galatasaray'ın yönetiminden ayrılmalıdır" diye düşünmeye başladı!..

Elbette Bursaspor'un, üçüncü-dördüncü sınıf bir Gürcistan takımına elenmesinden sonra, Beşiktaş'ın, hem de Hollanda'dan "turu getiren" Feyenoord galibiyeti ile dönmesi, her türlü takdire ve alkışa lâyıktır!..

Öncelikle Türk Milleti'nin, spor ve basın camiamızın, okuyucularımın, Türkiye Gazetesi ailesinin mübarek Ramazan Bayramı'nı kutlar, huzur, sağlık ve mutluluk içinde nice bayramlar dilerim. Bursaspor'un, üçüncü, hatta dördüncü sınıf bir Gürcü takımına, hem de UEFA Ligi'nin elemesinde "tek gol bile atamadan" penaltılarla elenmesi, Türk futbolunun içinde çırpındığı kaosun ve krizin en açık göstergesidir!..

Dün "Quo Vadis" başlığı ile "Sporumuzdan sponsorların kaçışının nelere mal olacağını" yazmıştım, bugün "daha acı bir gerçek" ile devam edeceğim; "Havuz!.."

Mancini, bu takımın ruhunu öldürmüş, Prandelli'nin işi zor, hem de çok zor!..

Futbolda "şike süreci", basketbolda "şiddet dönemi" ne yaptı; "fanatikler hariç", milleti "futboldan da, basketboldan da soğuturken", daha da kötüsü, "spor sponsorlarını" da sahalardan salonlardan, kulüp formalarından kaçırttı; herkes bakıyor, seyrediyor, hatta bazıları da "göğüs reklamsız formalar" kahramanlığına soyunarak, "ileri görüşlü" arkadaşlarımızdan övgüler alıyor ve de yavaş yavaş ortalıkta "dişe dokunur bir şeyler veren" sponsorlar olarak "devlet kuruluşları kalıyor"; hayırlı, uğurlu olsun!..

En büyük kulüplerimizde, "mahalle marketimizde bile artık olmayan, olmaması gereken olaylar" oluyor!..

Durup dururken, hem de "Dünya Kupası kampında", Türk futbolcular için, üstelik "beraber oynadığı Galatasaray takımının oyuncularını örnek göstererek eleştiren" Sneijder'i, ülkemize gelen "yabancı yıldız futbolcuların verimleriyle ilgili" sözleriyle ve de "bizzat Sneijder'i örnek göstererek" eleştiren Türk Milli Takımı'nın antrenörü Hamza Hamzaoğlu ağır şekilde eleştirilmişti!..

Galatasaray örf- âdet ve gelenekleri, yüzlerce yıllık Galatasaray kültürü, Mekteb-i Sultanî ilke ve etiği yok edilerek, yerine "Yeni Galatasaraylılık" gibi "maddeye dayanan, acımasız, vefadan yoksun" bir "ucube" mi konmak isteniyor?..

İİngiltere'yi 2-1 yenip, Kosta Rika ve Uruguay'a 1-0 yenilerek Dünya Kupası finallerinde, "3 puanla gruptan çıkamayan" İtalya'nın, "ağır eleştirilere uğrayan" Teknik Direktörü Cesare Prandelli, Galatasaray'a "dördüncü yıldızı" taktırabilecek mi?..

Başarının geleceği", insanların "birbirlerinin gözlerinin içine bakması" ile anlaşılmaz; "kurumsallaşmış" bir kuruluşta, "başarının geleceği, somut, rakamsal, bilimsel işaretler" ve "gerçekler" ile ortaya konur!..