Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

"Ben, cinnîleri ve insanları, ancak beni bilsinler, tanısınlar ve bana ibâdet (kulluk) etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 56)

Harâma, helâl diyenin ve helâle, harâm diyenin îmânı gider, kâfir olur. Harâm olan şeyleri terk etmek, onlardan sakınmak farzdır...

Yapılması farz gibi kesin olan emirlere vâcib denir. Bu emrin Kur’ân-ı kerîmdeki delîli farz kadar açık değildir.

"Ef'âl-i mükellefîn" 8'dir. Bunlar: Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubâh, harâm, mekrûh ve müfsiddir.

Dînimizde, mükellef olan kimseye, önce îmân etmek ve sonra da ibâdet yapmak emrolunmuştur.

Resûlullah Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki: “İbâdetlerin efdali, en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir.”

Zekâtı muhtaçlara vermelidir. Zekât, çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere verilir...

İbâdetlerin faydaları sâdece fertlerle sınırlı değildir. Bazı ibâdetler toplum âhengini, düzenini önemli ölçüde etkiler...

İbâdete harâm karıştırmak ve bundan daha da kötüsü, bizzât ibâdet olarak sunmak, küfre kadar götürür.

İbâdetin bedenle ve malla yapılanları olduğu gibi, ikisiyle birlikte müşterek olarak yapılanları da vardır...

Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: “Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kâfileye yaklaşmaz.”

Âletsiz, çalgısız nağmeli sese “simâ'”, çalgı âleti ile birlikte olan insan sesine de “gınâ [müzik]” denir...

Ezân okuyana, “Müezzin” denilir. Müezzin, ezânı yüksek bir yerde herkese duyurmak için yüksek sesle okur.

Ezân, İslâmın şiârlarından biridir. Ezân okumak, ilk defa, hicretin birinci senesinde, Medîne-i münevverede başladı...

İslâm dîninin gâyesinin, beş şeyi (ya’nî dîni, aklı, nesli, cânı/bedeni ve mâlı) korumak olduğu bildirilmiştir.

Allahü teâlâ, Müslümânlara; emirlerimi, bildiriniz, öğretiniz; yasak ettiğim harâmların yapılmasına râzı olmayınız, buyuruyor.

Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm), nerede bir kimse veya bir topluluk görse, onlara İslâm'ı anlatırdı...

Resûlullah Efendimiz (aleyhisselâm), “Müddessir sûresi”nin nâzil olmasıyla, insanları İslâm dînine davete başlamıştı...

“Sabâh veya akşam, fî sebîlillah (Allah yolunda cihâd için) birazcık yürümek, dünyâ ve içindekilerden daha hayırlıdır…”

"Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezâlandırsın, onları rezîl etsin, sizi onlara gâlip kılsın..."