TÜRK DÜNYASINA AÇILAN KAPI

A -
A +
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel’de NATO Zirvesi’ne iştirak edip muhtelif görüşmeler yaptıktan sonra Azerbaycan’a geçti.
15 Haziran’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı hürmetli İlham Aliyev ve Sn. Erdoğan, evvela Dağlık Karabağ’a gittiler. 30 yıllık esaretten kurtulan Karabağ halkı ile kucaklaşma yaşandı. İki lider, burada, Azerbaycan’ın kültür payitahtı olan Şuşa’da “İttifaklık Hakkında Şuşa Beyannamesi”ni imzaladılar. Bu beyanname, esas itibarıyla “İki devlet, tek millet” şiarını hukukileştirmektedir.
Cumhurbaşkanımız dün de Azerbaycan Millî Meclisi’nde Azeri meb’uslara hitap etti.
Bir Türkiye Başbakanı veya Cumhurbaşkanının bir başka Türkili’nde, o yerin meclisinde, hem de kendi ana diliyle onlara konuşma yapması sadece bizden öncekiler için değil, bizim nesiller için de hayaldi. Daha gerçeği hayal bile edilemezdi. Bugün Uygur Türklerinin Çin işgalinde olması gibi o dönemlerde de bugünkü Türk Cumhuriyetleri, SSCB işgali altında idiler.
Türkiye’den dönüp o tarafa bakılamazdı. Bu kardeşlerimizin hakkında malumat sahibi olmak mümkün değildi. Tek Parti Zihniyeti, Türk diyeni, Türkistan diyeni “Turancı” yakıştırmasıyla sorgulayıp cezalandırıyordu. Sözün burasında “tabutluklar” ve “Boraltan Köprüsü Faciası” kalemimizin ucuna geliyor ama giremeyiz yazı, alıp başını gider.
Hamdolsun ki neticede kazanan milletimiz oldu. Bakü’de dün T.C. Cumhurbaşkanının Azerbaycan Millet Meclisinde vekillere hitap etmesi tahminlerin ötesinde değerlidir, dönüm noktasıdır, yeni bir başlangıçtır.
Üniversite yıllarımızdaki yaz aylarında sabahın erken saatlerinde Azerî Türkçesî’nin lezzetiyle güne başlamak isterdik. Avrupa’dan komünist emperyalizmin işgali altındaki Azerbaycan’a Azerî lehçesiyle neşriyat yapılırdı. Zar-zor olsa da İstanbul’dan bu neşriyatı takip edebiliyorduk.
O yıllarda cızırtılar arasında Radyo Liberti’yi dinlediğimi hiç unutamamam. Bunda elbette Azerî Türkçesi’ndeki çekiciliğin de büyük payı vardı.
Azerbaycan’la alakalı unutamadıklarımdan biri de merhum Mehmet Turgut’un “Taşkent’e Doğru” ismindeki kitabında naklettiği bir sahnedir… Sene 1967 gibidir. Başbakan Süleyman Demirel, Azerbaycan’a gidecektir. Ancak o zamanlar böyle bir ziyaret Moskova üzerinden yapılabilirdi. Uçak, Sovyet başkentine gider sonra Azerbaycan’a geçebilirdi. Böylece yol alan Türk resmî hey’etinde Mehmet Turgut da Bakandır. Sonra bu seyahat intibalarını “Taşkent’e Doğru” adıyla kitaplaştırdı. Oradaki bir sahne Attila İlhan’ın “mıh”ı gibi zihnimize saplanmıştır. Bakü’de iki hey’et arasında görüşmeler başlar. Konuşmalar olurken bir tercüman da “tercüme” yapmaktadır. Bugünden bakıldığında bir piyes sahnesi gibi görünse de hakikat böyledir. Haydar Aliyev Süleyman Demirel, sırayla konuşmakta, tercüman da anlaşılan cümleleri bir kere daha tekrar etmektedir. Bu manzaradan merhum Aliyev’in rahatsız olmaması mümkün değildir ama o günün şartlarında tercümana müdahale edemezdi. Merhum Demirel, “biz birbirimizi anlıyoruz, siz zahmet etmeyin” meâlinde bir cümle söyleyerek tercümanın aradan çıkmasını sağlar…
Hürmetli Erdoğan, dün Azerbaycan Âli Meclisi’nde konuşurken milletvekilleri, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın sözlerini sık sık ayağa kalkarak tavanı çökertecek bir şevkle alkışlayıp tasvib ve tasdik ediyorlardı.
1940’lara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Haziran 2021’de Bakü’de Turancılık yapıyordu.
Asla gözden ırak olmamalı ki Nahçıvan’dan başlayarak Azerbaycan, Türkiye için Türk dünyasına açılan bir Bâb-âli, yüksek kapıdır. Tarihin değişim noktasındayız. Cumhurbaşkanımız, Brüksel’de NATO Zirvesindeyken bizim, Kazakistan’dan misafirlerimiz vardı.
Türkiye gazetesinde nice seneler sütun komşuluğu yaptığımız Kerkük’ün zarif evladı merhum Ömer Öztürkmen, SSCB bütün ceberutluğuyla devam ederken “Taşkent’te Sabah Namazı” adında bir şiir kitabını tâ o günlerde bu aşkla çıkarmıştı.
Şimdi; romancı Mehmet Niyazi ağabeyi anma ânıdır. Çeyrek asrı aşkın bir tarihteki sohbetimizde bize söylediği şu sözlerini unutmadık: “Ortada Türkiye, ikinci halka Türk âlemi, diğeri İslâm âlemi…”
Şöyle toparlayalım:
Gagasında Kızılelma taşıyan Türkiye adlı muhteşem bir kartal… Kartalın bir kanadı Türk âlemi, bir kanadı İslâm âlemi.
Bu kartal bu semalarda göründüğünde NATO’ya karşı da, AB, ABD ve bütün yeryüzüne karşı da daha güçlü oluruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.