ŞER İTTİFAKI

A -
A +
ABD Başkanı Joe Biden’ın Başkan namzedi iken bir seçim konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek "Başkan seçilirsem Türkiye’de muhalefetle de iş birliği yaparak bu diktatörü devireceğim!" dediğini unutmak veya Başkan Biden ve çevresindekilerin bu niyetten vazgeçtiğini düşünmek fevkalade yanlış olur.
İktidarları devirmenin türlü yolları vardır:
Memleketimizdeki geçmiş darbelerin tamamının arkasında ecnebi devletler bulunuyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarını sadece bir cinayet mahkemesiyle cellatlar asmadı. İpi asıl çekenler Batılı bazı başkentlerdir.
İktidarlar, darbe, işgal, isyan… şeklinde birçok yolla devrildiği gibi psikolojik harp ile de devrilebilmektedir. Psikolojik harpte itibarsızlaştırma, kaos çıkarma esastır. Bunu yapmanın en kestirme yolu da hayatı pahalandırmak, geçimi zorlaştırmak, millî parayı zora sokmakla gerçekleşir. Nitekim milletlerarası insaflı ekonomi uzmanları, yurdumuzda TL’ye yapılan dövizli saldırının psikolojik savaş olduğunu ifade ediyorlar.
İsviçre SZY Group Baş Yatırımcısı İktisatçı Henry Monchau’nun Bloomberg HT’ye söylediklerinin özü şöyledir:
-Dolar karşısında değer kaybeden tek para TL değildir. Güçlü dolar, dünya piyasalarında tehlike meydana getirmektedir. Türk devlet adamları, büyüme tercihli bir yol takip etmekteler. Bilindiği üzre Türkiye, yıl sonu itibarıyla yüzde 9 büyüme seviyesini yakalamıştır. İhracat ve turizm çok iyi seviyededir. Türkiye’nin temelleri, uzun vadede çok sağlamdır. Ancak kuvvetli döviz, risk arz etmektedir…
Şu gün dolar, belki hiç olmadığı kadar kuvvetli. Dünyayı esir almış Covid -19 salgını devletleri sarsarken oluşan bu durumdan etkilenen çok sayıda devlet var. Ancak bizdeki manzara durumdan istifade ederek "diktatörü devirme" planına dönüşmüştür. Veya vaziyet zaten bu maksatla ihdas edilmiştir. Vatandaşlarımız, komplonun farkında olmalıdır. Bu bir siyaset, kişi veya hükûmet problemi değildir. Sinsi bir tezgâh işliyor.
İngiliz ekonomist Timoty Ash, "Türkiye Merkez Bankası, neden piyasaya döviz sürerek yükselişe müdahale etmiyor?" gibi anlaşılır ve makul karşılanabilecek bir soru sormanın ardı sıra gelen cümlede "Türkiye, neden IMF’den borç almıyor?" diyor. Bunun bir adım sonrası "neden Düyun-ı Umûmiye"yi yeniden kurmuyorsunuz sorusu beklenebilir.
IIF-Uluslararası Finans Enstitüsü Baş Ekonomisti Robin Brooks’un dedikleri ise ilginçtir. Bu iktisatçı sosyal medya üzerinden şu tespiti yapıyor:
-TL’ye karşı yapılan bu manipülasyon Rahip Brunson Vak’asına kadar dayanmaktadır.
Casusluk ve silahlı terör örgütüne yardım suçlarından hükümlü FETÖ firarisi Can Dündar ise dedikleriyle psikolojik savaşın ana fikrini ortaya koyuyor:
-Şimdi beklenen, bu iktisadî krizin bir siyâsî krize evrilmesi ve seçimin kaçınılmaz hâle gelmesidir.
Hâlbuki seçimlere zaten bir buçuk yıl kalmıştır. Dövizin yükselerek aile ve devlet bütçesine getirdiği yük umurlarında değil. Onların gayesi, Cumhur İttifakı’nın yolunu keserek 2023’te seçimleri kazanmaktır.
Emperyalistler, içerideki ve dışarıdaki hain ve gafilleri de yanlarına alarak psikolojik yangına, odun, psikolojik savaşa mermi taşıyorlar. Korkuları Haziran 2023 Seçimlerinde yine kaybetmeleridir. Bu sebeple sömürgeci başkentler ve onların güdümündeki iş birlikçileri, hazırladıkları ortamlar, çıkardıkları savaşlar neticesinde dünya şartlarından da istifadeyle fırlayan dövizden doğan panik üzerinden Türkiye’deki meşru Hükûmete saldırıyorlar.
Ama unutmamalı ki dolar ve avro çılgınca yükselmese de bunu yapacaklardı.
O zaman da başka şeytani tuzaklar peşinde olurlardı. Zira maksatları Türkiye’nin büyümesinin, bölgeye serpilip uzamasına engel olmaktır.
Sn. Devlet Bahçeli, doğru söylüyor:
-Dik duruşumuzu, hükümranlık haklarımızı müdafaa etmemizi dövizle bastırmak istiyorlar!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise işin esasını resmediyor:
-Dünya çapındaki bu salgın arz ve talep dengesini bozarak enflasyona yol açmıştır. Ya önceki iktidarlar gibi yatırım, üretim, istihdam, ve büyümeden vazgeçecek veya yolumuza devam edecektik!..
Cumhur İttifakı’nın her iki lideri, Allah’ın izni ve milletimizin desteğiyle bu saldırıları da bertaraf edebileceğimizi haber veriyorlar. Burada her birimize, iş adamlarımıza mükellefiyetler düşmektedir. Şu ihanet, 15 Temmuz’un devamıdır. Şer ittifakı karşısında herkes, devletine, hükûmetine, istikbaline sahip çıkmalıdır. Biz, esasında bir buçuk asırdır bu vahşi çapula maruzuz. Bir tarafta müstemleke devletleri, faiz lobisi, bir tarafta Galata bankerleri, tefeciler, diğer tarafta iş birlikçi çıkarcılar, beride safdil gafiller…
Manzara bir buçuk asır sonra yine aynıdır.
Gün, safları sıklaştırma günüdür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.