Zorba!..

A -
A +

Filistin Devleti’nin güzel ve yiğit vatandaşlarının, bu ümmetin çok sabırlı, çok cesur ve en halis Müslümanlarının, yeryüzünün en mazlum insanlarının yaşadığı şu küçücük Gazze, koca dünyayı ikiye ayırdı:

 

-Her milletten insan olan vicdanlılar ve insanlığı kaybetmiş gamsız, tasasız, yüzkarası vicdansızlar…
Bir yanda;

 

insan, Müslüman bilinen, gırtlağına kadar israfa batmışlar, sokaklarda çıplak şekilde dolaşmakla doymayıp teşhirciliğini imtihan salonuna taşıyan zıvanadan çıkmışlar…edebi, tesettürü ve iffetiyle otobüste seyahat eden hayâlı hanımları, kamu malı otobüsten atmaya yeltenen arsız ve hayâsızlar... İslâm ülkelerinde Gazze’yi Gazze’deki zulmü görüp de kılı kıpırdamayan, çılgınlığından fedakârlık yapmayan milyonlar. Bir yanda Avrupa ve Amerika dâhil dünyanın birçok ülkesindeki birçok şehirde vicdanlı insanlar, fevc fevc sokakları meydanları doldurarak Filistin Bayrağı dalgalandırmakta, “Filistin’e hürriyet!!!” diye haykırmakta, katil Netanyahu’yu, Siyonistleri ve onlara destek olanları lanetlemekteler.

 

O sözde Müslüman, güya Türk, Arap vs. olanlar, merhametten nasipli ve umulur ki Müslüman adayı bu güzel insanları hiç mi görmüyorlar? Onlara bakıp utanmayı hiç mi hatırlamıyorlar?

 

Her gün ve neredeyse her saat dünyanın onlarca şehrinde protestolar yapılırken, on binler meydanları doldururken, Madleen Gemisi gündemdeyken, İsrail haydutları açık denizde bu gemiyi basıp aktivistleri rehine alırken, insanlar, Mısır’ın Refah Kapısı’ndan geçip Gazze’ye yardım ulaştırmak için dalga dalga Mısır sınırına yığılırken bu protestoları, aktivistleri, Madleen’i unutturmak, gündemi değiştirmek için Trump kuvvetleri İran’ı vurdu. İran, “ben, nükleer enerjiyi savaş için değil tıp ve elektrik enerjisi gibi memleketimin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanacağım” dediği hâlde O’nu masaya oturmaya mecbur ettiler. Üstelik Umman’da yapılan müzakereler iyi gidiyordu. Son toplantıda alınan karara göre bir sonraki toplantı, 15 Haziran 2025’te yapılacaktı. Herkes bu günü beklerken 13 Haziran gecesi 02.30’da İsrail İran’ı vurdu, Genelkurmay Başkanı, başka yöneticiler ve ilim adamlarını katletti. Sonra saldırısı tekrar etti. Aynı seviyede başka insanları da öldürdü. İran, tabiatıyla elini-kolunu bağlayıp beklemeyecekti. Hukuka göre meşru müdafaa hakkı doğmuştu. Bu haktan güç alarak, İsrail’e misilleme yaptı. Böylece iki tarafın birbirini vurduğu zincirleme kapışma başladı. Bu kapışma bir kötü müsabaka gibi devam ederken bu defa da Amerika, 22 Haziran 03.30’da İran’ın 3 ayrı şehrine saldırarak nükleer tesisleri vurdu.

 

Tek kutuplu dünyanın pusula tutmaz ‘Süper Gücü’nün İran’ı vurmasının haklı ve savunulur bir tarafı yoktur. Bu, güçlünün kendini haklı görme hastalığının tezahürüdür. Donald Trump ve yardımcıları, böyle bir saldır yapmakla hak, insaf ve adaleti umursamayarak başına buyruk hareket ederek pervasızca hukuku çiğnemiş oldular.

 

Hâlbuki:

 

Cihan Devleti yâni süper güç olmanın ilk kanunu, adalete ve hakkaniyete mutlak riâyettir. Osmanlı Cihan Devleti, Devlet-i âli Osman, bu sebeple 650 sene yaşadı. Biz, Müslüman Türkler, bu şiar ve düsturla kurduğumuz devletler silsilesiyle inşallah kıyamete kadar sür-git var olacak Devlet-i Ebed Müddet adlı devletimizi inşâ ettik. Şimdi o kutlu Devletin ufkunda 26 Ağustos 2071 var…

 

Şu nakledeceğimiz kara mizah gibi ama maalesef gerçek. İran’ı bombalayan Trump, zorbalığın hemen ardından “şimdi barış zamanı!” dedi. Bu, kibrin açıklaması şudur: “Ne diyorsak, kayıtsız-şartsız onu imzala!” Ukrayna-Rusya, Filistin-İsrail harplerini bitirme ve barışı yakalamış bir dünya vaadiyle ikinci kere seçim kazanan Trump, bu yaptığıyla seçmenini de dünyayı da aldatmış oldu.

 

Bay Başkan, Gazze halkını Sina’ya ve komşu ülkelere sürerek Gazze Şeridi’ni tatil beldesi yapma niyetinde olduğunu defalarca ikrar etmişti. Beyaz Saray’a girdikten sonra bu projesinden eskisi kadar söz etmedi ama fikrinden vazgeçtiğini de söylemedi. Hiç şüphe yok ki İran’ın bombalanması, Netanyahu’ya tam destektir. Zâten o katilin talebi veya talimatıyla yapıldı. Bu saldırı, öncekiler ve bunda sonra yapılacak taarruz ve tecavüzlerle beraber görülen hıncın sebebi, Siyonistlerin vazgeçilmez hülyası olan “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail”dir.

 

İran’ı bombalama, aynı zamanda Rusya’ya da “Ukrayna’dan vazgeç!” ihtarıdır.

 

Türk Savunma Sanayiindeki gelişmeler, hiç şüphe yok ki müttefiklerimizi memnun etmiyordur. Sırtımızı sıvazlayan el, birden yumruk olabilir.

 

Şu husus gözden kaçmamalı ki ABD, Şii İran’ı cezalandırırken Vehhabi Suudları takviye etmekte. Ukrayna müzakerelerini İstanbul’da değil se Riyad’da yapmanın bir mesajı vardı.

 

Şu ân 57 İslam ülkesi arasında “Ordu” denecek silahlı millî kuvvetleri olan tek ülke Türkiye’dir. Suriye’nin ordusu yok. Irak’ın ordusu olduğu çok da söylenemez. Kuvvetli bir ordumuzla ve sağlam ve istikrarlı bir iktidar ve ittifakın varlığı, Türkiye ve bölge için büyük kazanç ve adalet ve sulh için teminattır.
Bundan böyle her şey yaşanabilir. Bu bombalamadan sonra İran’da Pejak, Suriye’de PYD/YPG’ye destek verilerek Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hamlemize darbe indirilmek istenebilir.

 

Bu aralar akla ziyan bir olaysa pek gündem olmadı. Pakistan; Hindistan-Pakistan ihtilafında gösterdiği gayret gerekçesiyle Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Nobel aday adayı hakkındaki bu cömert taltiften 1 gün sonra Trump, İran’ı bombaladı. İran’a düşen ateşin, Irak ve Suriye gibi daha nerelere sıçrayacağını şimdiden kestirmek zor ama bu ateş genişleyebilir. Trump’ın Amerikan Kongresinde konuşma yapacak olan Netanyahu’nun altına sandalye sürme sahnesi unutulmayacaktır. Bir zalime böylesine hayranlık duyan, alabildiğine destek veren sadece Amerika için değil, dünya için de çarpan etkisi yapacağı açıktır.

 

Bu arada bir garabet de AB’de yaşandı. AB, kuru bir kınamayı bile çok gördü. Dünya, Amerika’nın İran’ı vurmasıyla ayağa kalkarken AB, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını kınadı.

 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin “İran, masadan kalkmadı ki masaya otursun” ve “ABD, diplomasiye ihanet etti” sözleri unutulmayacaktır.

 

 

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.