​TÜRK-ERMENİ BARIŞI

A -
A +

Türk-Ermeni barış andlaşmasının akdedilmesi ve buradan bir Türk-Ermeni dostluğunun çıkması mümkün müdür?

Türkler ve Ermeniler, 1071’den 1914’te başlayan I. Dünya Harbi’ne kadar aynı topraklarda, aynı bayrak altında, aynı zamanda diğer birçok milletle birlikte hayatlarını idame ettirdiklerine göre mevzubahis iki milletin barış yapabilmesi ve böylece dostluğa da kapı aralanması mümkündür…

Buna dair, gelişmeler belirmiş gibi görünüyor:

27 Eylül 2020’de başlayıp, 44 gün sonra Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı kazandığı kesin zaferle biten II. Dağlık Karabağ Muharebesi’nin bu sonucu, öyle tahmin ediliyordu ki ideolojik Ermenilerin Türklere karşı devamlı harlı tuttukları düşmanlığı, daha bir alevlenecek ve bu sancı, meçhul zamanlara doğru devam edecektir…

Ama öyle olmadığı görülüyor:

Savaşta hezimete uğrayan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bu mağlubiyetten dolayı içeride de mevkiîni koruma anlamında çok zorluklar yaşadığı hâlde idareyi tekrar toparlayınca şaşırtan bir sükûnet ve itidalle aklıselimden yana tavır aldı. Türkiye, zaten öteden beri arşivlerin açılarak Türk-Ermeni ihtilafı mevzuunun tarihçilere bırakılması gerektiğini dile getiriyordu. Bu defa Sn. Paşinyan’ın da hissî davranmayı terk ederek mantıklı davranması barış ve dostluğa çıkacak günlere dair ümidleri besler oldu…

II. Dağlık Karabağ Harbi’nden sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı hürmetli İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Sn. Nikol Paşinyan iki defa görüşme yapmışlardı. Üçüncü buluşmaları Avrupa Devlet ve Hükûmet Reisleri Konsey Başkanı Charles Michel’in ev sahipliğinde 6 Nisan’da Brüksel’de gerçekleşti. Toplantıdan sonra Cumhurbaşkanı Aliyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan’a da bilgi vermişti. 6 Nisan’da ise Rusya Başkanı Sn. Putin’e malumat verdi.

Azerbaycan devlet riyasetinden duyurulan açıklamaya göre Aliyev, Putin’le Ermenistan’a yaptıkları 5 maddelik teklifle buna dair gelişmeyi konuşmuşlar. Sözü geçen teklifin ana fikrini Azerbaycan hariciye nazırı Ceyhun Bayramov, 13 Mart’ta Antalya’da gerçekleşen Diplomasi Forumu’nda dile getirmişti.

İlham Aliyev’in Nikol Paşinyan’a yaptığı teklif şöyledir:

1- Her iki devlet, karşılıklı olarak birbirinin hükümranlığını, istiklâlini ve ülke bütünlüğünü tanıyacaklardır.

2- Her iki devlet, birbirinden toprak talebinde bulunmayacağı gibi ileride de bu nev’îden bir talep yapılmayacağını da kabul ve taahhüt derler.

3- Her iki devlet, birbirinin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünü tehdit etmeyecek, birbirlerine karşı kuvvet kullanmayacak ve konuya dair BM şartlarına riayet edeceklerdir.

4- Her iki devlet, resmî hudutlarını tespit ederek bu sınırları tanıyacaklardır.

5- Her iki devlet, karşılıklı olarak ulaştırma ve haberleşme hatlarını açacak, ayrıca diğer iletişim ağlarını kuracak ve ortak menfaatlerde iş birliği yapacaklardır.

Sn. Aliyev’in nakline göre Ermenistan Başbakanı Paşinyan, bunlara şu cevabı vermiştir:

-Azerbaycan’ın teklifi kabul edilemeyecek cinsten değil…

Diğer taraftan bu maddelerin kuvveden fiile geçmesi için de bir barış andlaşması taslağının hazırlanması maksadıyla iki devlet arasında bir çalışma grubunun, hudutların tespiti için bir müşterek komisyonun, Azerbaycan-Rusya-Ermenistan arasında da bir ulaştırma grubu kurulacaktır.

Bütün bunlar iyi… ama; asırlık husumet bir ânda nasıl muhabbete dönüşür!

Konuşulması gereken taraflar var:

1- Beş maddelik teklife dair Sn. Paşinyan, Sn. Aliyev’e müspet cevap vermiş. Lakin, bu cevap kâfi midir? Şahsî görüş, devleti bağlamaz. Ermenistan meclisinden resmî bir kararın çıkması gerekmez mi? Herhâlde aksi olamaz.

2- Bu gelişmeler karşısında AB, ABD nasıl bir tutum takınacaktır?

3- Batılı başkentlere yerleşmiş Ermeni diasporası, andlaşma olmasın diye fitne çıkarmayacak mıdır?

4- 24 Nisan tarihi, her yıl Erivan ve diaspora tarafından Türkiye’ye, Türklere karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılır. Bundan böyle Ermeniler, bu tutumdan vazgeçerler mi?..

Görüldüğü gibi bir yumuşama anlaşılıyor.

Ancak, olayın tarafları da çoktur.

Sabahın geç olması mümkün.

Diğer durumdan vazife çıkaranlar için söz konusu olan yalnızca Ermenistan değildir. Saha daha geniştir ve buna Güney Kafkasya denir. Barış yapmak, savaş kazanmaktan daha az zor değildir. Bu itibarla Ankara ve Bakü, aradan su sızmaz bir dayanışmayla hem 5 maddenin hayata geçmesi ve hem de barış andlaşmasıyla dostluğun kurulması için sürekli istişare ve sabırla yola devam etmelidir.

Hakikat şu ki; tarih de şahid ki:

 Bizimle uzun asırlar boyu birlikte yaşayan ister Yunan, ister Ermeni ve isterse bir başka millet olsun. Biz onlarla yine birlikte yaşayabiliriz. Bunu bütün samimiyetimizle anlatmalı ve inandırmalıyız.

85 milyonluk Türkiye’nin, en fazla 3 milyon olan Ermenistan’la 10 milyonu az aşan Yunanistan’ın psikolojilerini anlaması gerekir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.