MEVSİMİNE KAVUŞAN ÇİÇEK

A -
A +
Kimi sevinçler vardır, taşkındır. Gürültülü ve abartılıdır. Maddi sebeplere bağımlı bir mecburiyet olarak yaşandığı için sadelikten uzak ve samimiyetsizdir.
Ağza tıkılan kocaman bir lokma gibi zorlayıcı ve ihtiraslıdır.
            * * *
Kimi sevinçler de vardır, sakindir. Zamanın içinde sessiz bir şekilde demlenir.
Vakti geldiğinde de mevsimine kavuşan bir çiçek gibi açar.
İşte sevincin en mütebessim, en huzurlu, en dinlendirici hâline bayram denir.
İhtiraslı sevinçler, insanın gözlerini alan bir projektör ışığı gibi yoğun ve yorucuyken, bayram sevinci sabah namaza giden bir çocuğun uyku mahmuru gözlerinde yanan bir kandildir.
Kahvenin üstünde köpük köpük neşedir bayram. Ekmeğin çıtır köşesi, çayın ilk yudumu, gösterişten uzak sevinçlerin ana yurdudur.
İnsanın çocukluğunda kaynamaya başlayan serin ve berrak bir pınardır. Geçtiği yerlerde yemyeşil bereket olup, yolun sonunda denize dökülen bir ferahlıktır.
            * * *
Zenginlik paradan, saadet imkândan, huzur mekândan bağımsız dolaşır bayram sabahlarında. Kelimeler gündelik manalarından sıyrılıp, bayramlık cümleleri süsleyen inci tanelerine dönüşür.
Çocuk ve harçlık kelimeleri kol kola girip gezer bayram sabahlarında. Bir çikolata almaya anca yetecek harçlık, minicik avuçlarda büyüyüp servet olur.
Hasret, şehirler arası otobüslerde şehir şehir azalırken, gönüller arası mesafe kısaldıkça kısalır. Kahvaltı ve aile sarmaş dolaş olur. Gülsuyu şekerlikle, kapı zili telaşla bütünleşir. Muhabbet çayla birlikte demlenir, kahvenin hatırı yıllara sığmaz, taşar.
Bayram, dost meclislerinin en güler yüzlü bahanesi olur. Çocuklar, çalan her zil sesiyle birlikte kapıya koşarken, evlerin salonlarında yalnızlaşan insan ruhuna ilaç şiirler yazılır.
            * * *
Bayramda hesaplaşma değil, kucaklaşma vardır.
"El öpenlerin çok olsun" duası dilden dile dolaşırken, beddua kaçacak yer arar. Dargınlık ufak bir hediyeye, küskünlük içten bir gülümsemeye yenik düşer.
Savaş, çocukların yüzüne bakamaz bayram sabahlarında. Gözyaşı, avuçlara dökülen gül suyundan utanır. Nefret, şefkat denizinde boğulur.
Yeşil çimeni, kahverengi toprağı, mavi gökyüzünü hatırlatır sadece.
Kırmızı kan değil, gül olur bayram sabahlarında.
            * * *
Bayramda yaşanan coşku günaha bulaşmadığı için, eski bayramlar hatırlanır hep. “Nerede o eski bayramlar!” cümlesi, günahsız günlere duyulan özlemi, suçu zamana atarak dindirmeye çalışan yetişkinlerin avuntusudur aslında.
Çünkü sevincin yaşı olmaz bayram sabahlarında. Yahya Kemal’in şiirinde Süleymaniye kadar büyük ve heybetli, Orhan Veli’nin mısralarında horoz şekeri kadar küçük ve masumdur bayramlar.
Ölümü, tahta ata binmek olarak tarif eden bir kültür iklimidir bayram. Sevinci zamanın içine hapsedenlere inat, sonsuz saadete kapı açan müjdeli bir haberdir.
            * * *
Bayram, insanoğluna sevinmeyi öğreten bir kitap, her daim sevmeyi öğütleyen bir hitaptır. Geçmiş zamanın en güzel hikâyesi, şimdiki zamanın tesellisidir.
Son nefesin aslında ilk nefes olduğunu hatırlatan benzetmelerin öznesi, inananların sonuna nokta koymaya kıyamadığı en güzel cümlesidir.
Sevgiliye kavuşmadır.
Kavuşanlara mübarek olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.