Sağcı, solcu, yancı...

A -
A +
Sosyal medya paylaşımlarının altına olumsuz yorumlar yazarak yoğun mesai yapan bir kitle var. Üretilen fikirlere katılmamak üzere sanki ant içmişler. Bir yerlere “Tamamen saçmalık, boş beleş bir yazı, vakit kaybı” gibi cümleler yazmışlar. Yapıştıra yapıştıra geziyorlar. Tepeden bakan bir tavırla “Ne diyon sen dayı?” veya “Facebook ileride solda” türünden cümleleri de sıkça kullanıyorlar.
Bir süredir bu insanların psikolojilerini anlamaya çalışıyorum. İnsan niçin böyle bir mesai yapar acaba diye düşünüyorum. İşin içinden çıkamıyorum.
Paylaşımların gerçekten saçma ve zaman kaybı olduğunu kabul edelim. O zaman insan kendisine şu soruyu sormaz mı?
Ben bütün zamanımı niçin saçma sapan yazılar okuyarak harcıyorum. Bir de üstüne niye yorum yazıp cila çekiyorum. Benim işim gücüm yok mu ya? Niye böyle boş beleş bir hayat yaşıyorum?
Bu sorular sorulsa muhtemelen şöyle bir cevap gelecek: Ben bir fikir üretemiyorum. Hayatta bir amacım yok. Kitap okumak da zor geliyor. O yüzden sosyal medyada gezinip, üretilen fikirlere karşı çıkıyorum.
Galiba bu cevap hoşlarına gitmeyeceği için soruyu da sormuyorlar. Ve asla katılmadıkları saçma sapan yazıları okuyarak ve altına zehir zemberek yorumlar yazarak hayatlarını heba ediyorlar.
Sosyal medyadan kahramanlık hikâyesi çıkarmaya çalışan bu grup, aslında neye inandıklarını bile bilmeyen bir kalabalık oluşturuyor.
Popüler kültürün istediği de bu zaten. Kuru gürültü yapan kalabalıklar işine geliyor.
 
 

Genetik miras ve istimlak

 
 
Bazen “Acaba bu kişilerin soyağacında dava adamları, devrimci ruhlu insanlar falan var da bu yüzden mi rahat duramıyorlar?” diye düşünüyorum. Çünkü gözüken manzara şu: Genlerde bir karşı çıkma ve mücadele etme kodu var. Ama donanım yetersiz olduğu için kodlar çalışmıyor.
Sanki sosyal medya yararına beyne istimlak gelmiş. Genetik miras kullanılamıyor.
Yani içten içe “Benim mutlaka bir şeylere karşı çıkmam lazım” diye kıpırdanan bir şeyler var. Ama ortada peşinden gidecek hakiki bir dava yok.
O zaman ne yapacak? Gündemden kendisine bir konu seçecek. Suni fikir sancısıyla kasıldıkça kasılacak. Ve milletin yazdığı yazıların altına zehir zemberek yorumlar yazıp genlerini rahatlatacak.
İyi de sizin genler gevşeyecek diye bizi niye geriyorsunuz? Hiç kusura bakmayın ama hakaretten başka bir çıktısı olmayan üç kuruşluk fikirle duruş muruş olmaz!
Ortada bir dava olmadan da duruşmaya çıkılmaz.
 
 

Boğaz tokluğuna yancılık

 
 
Eskiden gençler fikirlerini oluşturmak için kitaplara sarılırdı. Nihal Atsız okuyup Türkçü, Karl Marx okuyup solcu olurlardı. Doğru veya yanlış… Bir duruşları vardı ve gerçekten bir şeylere karşılardı.
Şimdikiler sosyal medyadaki bilgi kırıntılarından beslenerek bir görüş oluşturmaya çalışıyorlar ama olmuyor. İstikamet olmadığı için sağı solu belli olmayan bir duruş çıkıyor ortaya.
Zaten sadece sosyal medyadan beslenerek sağcı-solcu olunmaz. Ancak yancı olunur. Akışa kimin paylaşımları fazla düşüyorsa, o tarafa doğru meyleden algoritmik ve aritmik bir duruş yani.
Masa değişir, oyuncular değişir, yancılar hep oradadır. Oyun boyunca kenarda gürültü yaparlar. Hesap gelince de ortadan yok olurlar.
Bugün kendin için ne yaptın? Yirmi tane yazı okuyup katılmadım, on kişiye hakaret ettim, beş kişiye tepeden baktım, üç kişiye kulp taktım.
Netice?
Algoritmaya bağımlı dünya görüşleri, gündeme tutsak ilgi alanları, kullan-at davalar ve sahibinden az kullanılmış, ikinci el bir mücadele ruhu...
Buna da katılmayacaklarına eminim ama katılsalar da yazdım katılmasalar da!

Oh be!

 

 

 

Salih Uyan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.