ERGEN EMEKLİLİK!..

A -
A +
Ben, müfredatın hayatla ilişkilendirilmediği bir lisede okudum. Ne işe yarayacağını bilmediğim bilgileri zihnimde istifleyerek son sınıfa geldim. Üniversite sınavıyla ilgili hedeflerim “Bir okula kapağı atmak” mesafesinden öteye gidemedi. Ve kariyer hedeflerim henüz bir netlik kazanmadan, üniversiteyi kazandım.
Üçüncü sınıftayken başka bir öğrenci kütüphanenin nerede olduğunu sordu. Cevap veremedim.
Bir buçuk yıllık öğretim programının dört yıla yayıldığı bu üniversiteden yayıla yayıla mezun oldum ve asgari ücretle asgari bir hayat yaşamaya razı olarak iş hayatına atıldım.
İşin kötüsü, henüz bir dava sahibi olamadan meslek sahibi oldum.
Hayata ne kadar geç kaldığımı otuzuncu yaş günümü kutlarken ancak fark edebildim. Okumadan, öğrenmeden, üretmeden geçen yıllar içime taş gibi oturdu. Gençlik yıllarımı içime sindiremedim.
Tecrübenin yaşlanarak değil, yaşayarak kazanılacağını ve zamanın insanları değil, armutları olgunlaştırdığını Peyami Safa’dan öğrendiğimde 35 yaşındaydım.
Ve aynı yıl, delikanlı çağımdaki cevherin gözümün yaşına bakmadan gittiğini…
Yalvarmanın, yakarmanın nafile olduğunu…
Ve yolun yarısında mı, sonunda mı olduğumuzu Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceğini de Cahit Sıtkı Tarancı’dan öğrendim...
             ***
Bunları niye anlattım, biliyor musunuz? Geçenlerde bir Anadolu şehrinin kafelerle dolu caddesinde biraz yürüyüş yaptım ve içim acıdı. Binlerce genç oturmuş, organize bir şekilde vakit öldürüyorlardı.
Benden bu yana değişen bir şey olmadığını görmek, en kıymetli hazinemiz olan zamanın hâlâ okey masalarında faili malum cinayetlere kurban gittiğine şahit olmak canımı sıktı.
Toyota fabrikasında çalışan bir mühendis anlatmıştı. Fabrikanın üretim bandında bazı bölümlere solak işçi alımı yapıyorlarmış. Çünkü konum itibarıyla sağ elle yapılan iş sol elle yapıldığında, toplam üretim kapasitesinde birkaç saniyelik bir artış oluyormuş.
Bu durumda Türkiye’den niçin dünya markaları çıkmıyor diye şaşırmaya hiç gerek yok! Çıkamaz, çünkü vaktin değerini bilmeyen bir toplum, değer üretemez.
Elin Amerikalısı köfte ve kahvenin ana vatanında deli gibi satış yaparken, biz anca Amerika’ya sinirlenip kahvesini protesto ederiz, İsrail’e kızıp şampuan markasını değiştiririz ve asansör aynalarına “Bu ürünleri kullanmayın!” diye kötü tasarımlı afişler asarız.
Elin oğlu elli yıl sonra insanların neye ihtiyaç duyacağını düşünüp yapay zekâ destekli programlar yazar. Bizse delikanlılığın kitabını yazmakla övünürüz.
Keyfimize çok düşkünüz. Ay deyince aklımıza mehtap gelir, Mars deyince tavla.
Çok okuyanı sevmeyiz. Bilimle uğraşan insanları “Adam okumaktan kafayı tırlattı!” diye aşağılarız. Edebiyat kelimesine en uygun gördüğümüz fiil, parçalamak. Sanat deyince aklımıza gelen tek şey şarkı yapmak.
Düşünce dünyamızda yaprak kıpırdamaz ama aklımız hep karışık. Beynimizin içi bomboş ama nasıl oluyorsa kafamız hep dolu.
Takılmamız gereken o kadar konu varken, "Emeklilikte Yaşa Takılanlar" konusunu ülke gündeminin birinci sırasına taşırız. İyi de toplumun büyük kesimi olarak zaten emekliyiz! Bir tek maaşımız eksik...
Henüz 18 yaşına bile gelmemiş gençler şimdiden yorgun. Kolay yoldan para kazanma derdindeler. Kan, ter, gözyaşı edebiyatını sevmezler. Çoğu kısa yoldan köşeyi dönme hayalinde.
Yaşa takılmasalar onlar da ergenden emekli olacaklar yani...
En iyi ürettiğimiz şey slogan. Batı ülkeleri bizimle arayı giderek açarken, biz hâlâ “bir Türk dünyaya bedel” diye kendimizi avuturuz...
Kusura bakmayın ama o eskidenmiş. Şimdi maalesef bir Facebook Türkiye’ye bedel.
Ve işin kötüsü durumun farkında değiliz. Ekranlarda gün boyu akan özlü sözleri okuyunca erdemli olduğumuzu düşünürüz. Sosyal medyada sağa sola sataşarak dava sahibi olduğumuzu zannederiz.
Mevcut durumu eleştirince de görevimizi yapmış gibi rahatlayıp, gevşeriz.
İşte böyle. Sizi gerdiysem kusura bakmayın ama ben gerçekten acayip rahatladım.
Kalın sağlıcakla...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.