Sumud Filosu

A -
A +

Gazze’deki ablukayı kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu, devletlerin utanç verici suskunluğunu yüzlerine çarpan bir hareket olarak tarihe geçti. Bu girişim, işgal karşısında kör ve sağır kesilen devletlerin acziyetini ifşa ederken, halkların vicdanının hâlâ ölmediğini gösteriyor.

 

Bu gemiler sadece yardım taşımıyor; insanlığın onurunu, vicdanını ve umudunu da taşıyor. Filo dalgaları yara yara ilerlerken, devletlerin suskunluğunu da lime lime ediyor.

 

Peki, devletlerin yapması gerekeni neden halklar yapıyor? Çünkü modern devlet dediğimiz yapı çökmüş durumda. İnsan hakları lafta, adalet sadece güçlüye var. Ulus devletlerin ihmal ettiği her görev, aslında uluslararası sistemin kokuşmuşluğunu ele veriyor.

 

Sumud bu yüzden sadece bir insani yardım girişimi değil, aynı zamanda politik bir tokattır. Bu tokat, adalet krizini gizlemeye çalışan küresel düzenin suratında patlamıştır.

 

 

Kime acımak lazım?

 

 

Görüntüler bizi aldatmamalı. Nice imrenecek insanlar var ki acıyoruz. Ve nice acınacak hâller var ki imreniyoruz.

 

Gazze’de yaşayan insanlara bakın mesela…

 

Bombalar altında açlıkla mücadele ederlerken… Çocuklarının cansız bedenlerini kucakta taşırlarken… Veya yıkılmış bir evin enkazında çocuklarını uyutmaya çalışırlarken dudaklarında hep aynı âyet var;

 

“Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.”

 

Bir de bu dramı uzaktan seyreden bazı insanlara bakın.

 

Sıcak yuvalarında oturup kahvelerini yudumluyorlar ve hâşâ “Allah bu zulme nasıl izin verebilir?” diye kendi inançlarını sorguluyorlar.

 

Bu iki grup insandan hangileri acaba daha şanslı?

 

Yaşadığı onca acıya ve zorluğa rağmen inancından kıl kadar sapmayanlar mı? Yoksa her fırsatta inançlı insanların zihinlerine şüphe tohumları ekmeye çalışanlar mı?

 

Kime daha çok acımak lazım?

 

Çocuğuna verecek bir lokma ekmek bulamadığı hâlde Allah’a zerre kadar isyan etmeyen anneye mi? Yoksa mükellef bir sofrada tıkınırken Allah’ın adaletini sorgulamaya cüret eden ahmağa mı?

 

 

Allah korusun

 

 

Çocukların rol modelleri kirletiliyor. Onlara ahlak ve karakter anıtı olacak temiz şahsiyetler lazım. Ama piyasada çoğu kez ruhsuz, sapkın akımların esiri olmuş tipler dolaşıyor.

 

Oysa Anadolu’nun tertemiz evlatları da var. Mesela Alperen Şengün…

 

Onu görünce insanın içi umutla doluyor. Şahsen ben bir baba olarak çocuklarımın ekranda Alperen Şengün’ü seyretmesinden mutlu oluyorum. Ama birileri bundan rahatsız. Dua ederek maça çıkan bir sporcunun varlığı acayip zorlarına gidiyor.

 

Yani birileri başarılı insanların inançlı olmasını hazmedemiyor.

 

Alperen Şengün bir programda “Beni Allah korudu” dediğinde karşısındaki adamın, “Allah değil, spor korudu” diyerek gözlerini patlatması da bundan.

 

Bu nasıl bir küstahlık? Bir insan “Allah” dedi diye neden öfkeye kapılırsın? Bu düşmanlığın kaynağı ne? Belli ki derin bir travman var ve kurtulamıyorsun.

 

Neyse… Rabbim bizleri ve evlatlarımızı sizin gibilerden korusun.

 

 

 

Salih Uyan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.