Patates reklamı

A -
A +

Sosyal medyada gezinirken bir fotoğraf gördüm. Eski bir köy evinde yan yana oturmuş yaşlı iki kişi vardı. Elbiseleri yamalı, evin duvarları kireç boyalıydı.

 

Adam camdan dışarı bakıyor, kadın meyve soyuyor, yerde bir çay tepsisi duruyordu. İkisinin de yüzünde yılların yorgunluğu, menzile yaklaşmanın durgunluğu vardı.

 

Yüzler ciddiydi ama fotoğraf gülümsüyordu. Gerçek ve samimi bir hayat, bir kandil ışığı gibi sessizce ve kimseyi rahatsız etmeden zamanın içinde akıp gidiyordu.

 

Bu fotoğrafa bakarken aklıma şu geldi:

 

Bazen cinsel sapkınlığı veya eş cinsel evliliği zihinlerde normalleştirmek için piyasaya sürülmüş fotoğraflar çıkıyor karşıma. Ama ben şimdiye kadar hiç yamalı elbiselerle, harabe bir evde birbirine sarılan ve aşk pozu veren iki "erkek" görmedim!

 

Bu tür karelerde evler hep mükemmel, vücutlar fit, kıyafetler pahalı, yüzler mutlu… Ama gören gözler için fotoğraf ağlıyor. Pırıl pırıl bir ambalajın içinde kurtlanmış, bozuk ve rahatsız edici hayatlar, zamana sürtünerek mekanik sesler çıkarıyor.

 

Yani modern dünyada bir şey ne kadar zararlıysa, o kadar parlatılıyor.

 

     ***

 

Popüler kültür bir ambalaj kültürüdür. Zararlı veya anormal şeyler alabildiğine süslenerek, parlatılarak ve kışkırtıcı sloganlarla pazarlanır.

 

Tıpkı topraktan yeni sökülmüş, çamurlu, eğri büğrü bir patatesin, albenili bir ambalaj içinde sunulan cips paketine girmesi gibi. Cips, patatesin en işlenmiş, en zararlı hâlidir ve zaten bu yüzden bu kadar süslenip, püslenir.

 

Patatesin talep görmesi için reklama ihtiyacı olmaz. Mütevazıdır, gösterişsizdir. Tarlada toprağın altından sessizce çıkar, sofraya gelir. Ne bir sloganı vardır ne de televizyon ekranlarında coşkulu müziklerle dans eder.

 

Ama iş patatesten cipse dönünce işler değişir. Çünkü cipsin “Ben çok lezzetliyim” diye bağırması gerekir. Reklamlarla, promosyonlarla ortalığı gürültüye boğar.

 

İyi olan sessizdir; patates gibi. Eksik olansa bağırır; cips gibi.

 

Gürültünün sebebi besin değerindeki boşluktur. O boşluğu da reklâm doldurur.

 

Bu yüzden ilişki yaşayan iki erkeği asla eski püskü elbiselerle ve harabe bir evde sunamazsınız. Tıpkı cips paketi gibi bu ilişki de abartılı ve gerçekçilikten uzak bir sunuma muhtaçtır.

 

Bu yüzden kötülüğü zihinlerde aklamak için yapılan pazarlama faaliyetleri ışıltılı bir dünya vadeder. Kışkırtıcı, azmettirici bir parıltıyla gözler kamaşır ve gerçekler gölgeye hapsolur.

 

Gerçek güzellik ise dekora, fon müziğine veya makyaja ihtiyaç duymaz. İşte bu yüzden "kurgu hayatlar"ın sahte mutluluğu, sıradan hayat yaşayan sıradan insanların mutluluğuyla yarışamaz.

 

     ***

 

İnsan için en büyük saadet, çerçevenin dışına çıkmadan, haddi aşmadan ve doğru yoldan şaşmadan bir hayat yaşayabilmektir. Gerçek mutluluk farklı olmak uğruna kendini paralamak değil, sıradan olanı anlamlı kılabilmektir.

 

Bu gerçeği bazen bir kitabın satırlarında bulur insan, bazen de bir fotoğrafta görüp irkilir.

 

Gerçek ve samimi bir hayat, bir kandil ışığı gibi sessizce ve kimseyi rahatsız etmeden zamanın içinde akıp giderken de şöyle fısıldar kendi kendine;

 

İnsanın yaşadığı hayatı içine sindirmesi kadar güzel bir şey yoktur.

 

 

 

Salih Uyan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.