Bence sen de haklısın!

A -
A +
Açılacak mı açılmayacak mı, yüz yüze mi olacak uzaktan mı, ağustos mu eylül mü derken nihayet karar açıklandı.
21 Eylül’e kadar uzaktan eğitim, sonrası Allah kerim.
Bakan 21 Eylül sonrası için seyreltilmiş eğitimden bahsetti. Eğitim nasıl seyreltilecek, bunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Tahminlere göre 1, 5, 8 ve 12. sınıflar tam zamanlı olarak okula başlayacaklar. Diğer sınıflar ise hibrit modele göre karma eğitime tabi tutulacak.
Yani biraz uzaktan, biraz yakından.
***
Karar öncesi her kafadan bir ses çıktı. Özel okullar, STK’lar, resmî kurumlar, veliler ve öğrenciler ayrı tellerden çaldılar. Yaşanan senfonik anarşi karar alıcıları da zor durumda bıraktı tabii.
Virüs ilk çıktığında, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” şeklinde kurulan cümleleri abartılı buluyordum. Hiç abartı yokmuş hâlbuki. Çünkü yaşanan gelişmeler, edindiğimiz tecrübeleri bir anda sıfırladı.
Karar öncesinde okulların açılması yönünde görüş belirtiyordum. Hatta “Mutlaka açılmalı, aksi düşünülemez!” falan diye ahkâm kesiyordum.
Ama şu anda konuyla ilgili hangi tarafı dinlesem haklı geliyor.
Hani bir fıkra var.
Nasreddin Hoca kadılık yaparken birisi gelip büyük bir öfkeyle hasmının kendisine yaptığı haksızlıklardan bahsetmiş. Hoca sakince dinleyip “Haklısın” demiş adama.
Adam sakinleşip gittikten sonra bu sefer hasmı gelmiş. O da daha büyük bir öfkeyle kendisini haklı çıkaracak şekilde anlatmış aynı olayı. Hoca ona da “Haklısın” demiş.
Tüm bu konuşmalara şahit olan hanımı, “Efendi, bu nasıl iştir? İkisine de haklısın dedin. Böyle iş olur mu?” diye çıkışmış.
Hoca hanımına bakıp, “Hatun, sen de haklısın!” demiş.
Yaşadığımız durum pek farklı değil.
Çocuğunu okula göndermek istemeyen veliler endişelerinde haklı.
Evde sıkılan çocuklarının bir an önce okula kavuşmasını isteyen veliler siteminde haklı.
Plajlar, kafeler, düğün salonları ve konser alanları açıkken “Okullar niye açılmıyor kardeşim?” diyenler öfkesinde haklı.
“Vaka sayıları tırmanıştayken okulları açmak büyük risk” diyenler haklı.
“Özel okullarda zaten az öğrenci var. Niçin farklı bir kategoride değerlendirilmedi?” diye soran özel okulcular haklı.
“Sağlıkla ilgili bir konuyu kimsenin inisiyatifine bırakamayız!” diyen yetkililer de haklı.
Bu kadar haklının olduğu bir ortamda da kararın hakkını vermek kolay olmadı elbette.
Bu arada kafelerle okulları bir tutmak da çok doğru değil. Çünkü kimse sizi kafeye gidin diye zorlamıyor. Ama okul açılırsa devam mecburiyeti olacaktı.
Ülke genelinde ortak bir karar alınmasa daha iyi olurdu belki. Sonuç olarak hiç vaka olmayan köyler veya büyük şehirlere oranla riskin çok düşük olduğu bölgeler var.
Veya sınıf mevcutları ve fiziki mekânlar açısından hijyen ve mesafe kurallarının çok rahat uygulanabileceği özel okullar var.
Ama yerinden yönetim tecrübesi olmayan dev bir teşkilattan kısa sürede böyle bir refleks beklemek de kolay değil. Sonuçta Amerika gibi bir yerel yönetim geleneğimiz yok. İpin ucu bir kaçtı mı toparlamak yıllar alabilir.
***
İnşallah yıl sonuna kadar aşı bulunur ve COVID-19’u uğurlarız. Sonra da işimize bakarız. Ama o zamana kadar uyumlu ve sorumlu olmak zorundayız.
Karar alınana kadar herkes kendi görüşünü savunur. Ama verilen kararın üzerinden kavgaya devam etmek bize yakışmaz. Çünkü biz birbirimize bağırıp dururken, çocuklar bizi seyrediyor. Ve endişeleri giderek artıyor.
Eğitimin yakınlaşması için virüsün uzaklaşması lazım. Eğer millet olarak bu dönemde dikkatli olursak ve vaka artışları düşerse, 21 Eylül’den sonra normale döneriz.
Ama vakalar tırmanmaya devam ederse, neye döneriz bilemiyorum.
Hakkımızda hayırlısı!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.