Ebeveynliğin son sürümü

A -
A +

İçinde bulunduğumuz dönem birçok şeyi kökünden değiştirdi. İlişkiler, hayat tarzları, istekler, ihtiyaçlar artık çok farklı. Çocuklar, bizim çocukluğumuzda olmayan birçok şeyle yüzleşiyorlar.

Benim on sekiz yaşında öğrendiğim birçok şeyi, çocuğum sekiz yaşında öğrendi. Olumlu gibi gözüken bu durum, aslında biz yetişkinleri zor durumda bıraktı. Çünkü çocuklarımız her şeyi biliyor ama ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu arada ergenliğe daha erken giriyor ve bir türlü çıkmak bilmiyorlar.

Bütün bu değişimler de anne babaların çocuklara yaklaşımlarını da etkiliyor. Ve sonuçta “Yeni Nesil Ebeveynlik” denilen bir tanım çıkıyor işte.

Peki yeni nesil ebeveynlerin öncekilerden farkı ne?

En önemli fark zamanlarının olmaması. Daha doğrusu çocuklara ayıracak zaman yok. Çünkü gündelik telaşlar o kadar yoğun yaşanıyor ki çocukla birkaç cümle kurmaya vakit kalmıyor. Aynı anda birden fazla işle uğraşan anne babalar, sürekli olarak çocuklarına yetemedikleri hissiyle boğuşuyorlar. Yani yeni nesil ebeveynler her zaman yorgunlar, stresliler ve kararsızlar.

Bu üç sıfatın zıt anlamlılarını yazdığınızda ise iyi bir ebeveyn olabilmek için gereken özellikler çıkıyor karşımıza. Yani çocukla ilgilenirken sağlıklı ve zinde olmak, yaşanan stresi çocuğa yansıtmamak ve birçok konuda kararlı olmak gerekiyor.

 

Mükemmeliyette mütekabiliyet esası

 

Fazla kontrollü veya müdahaleci olmak da yeni nesil ebeveynlerin en öne çıkan özellikleri arasında sayılabilir. Çünkü sosyal medyanın da etkisiyle mükemmel anne-baba olmak isteyen ebeveynler, bu mükemmelliğe ulaşabilmek için çocukları sıkboğaz ediyorlar.

Burada aslında saçma bir ilişki var. Daha doğrusu sıralama hatası var. Çünkü mükemmel ebeveyn olabilmek için, çocuğun mükemmel olması beklenmez. Olumlu sıfatların ilk adresi anne babadır. Eğer ilk düğmeyi yanlış iliklerseniz, bir ömür çocukların sağından solundan çekiştirip durursunuz. Çocukların hayatlarındaki anlam bozukluğunun en önemli sebebi, ebeveynlerdeki özne-yüklem uyumsuzluğudur.

Ayrıca çocuğun mükemmel olması için, bazı bedeller ödemesi gerekiyor. Sadece anne baba tarafından ödenen bedeller, aslında çocuğun borç hanesine yazılıyor.

 “Sen dersine çalış, ben yatağını toplarım” diyen bir anne çocuğuna iyilik yaptığını düşünüyor. Veya çocuğu özel okula göndermek için çift mesai yapan bir baba, çocuğun geleceğini kurtardığını düşünüyor. Bu arada çocuk maalesef hayatın hiçbir zorluğuyla tanışamadan büyüyor. Daha doğrusu büyüyemiyor.

Prof. Dr. Acar Baltaş, bu konuyla ilgili şöyle diyor; “Aileler, benim yaşadığım zorlukları aman çocuğum yaşamasın diyorlar. Hâlbuki onları o noktaya getiren yaşadıkları zorluklar. Bunun farkında değiller.”

 

İfrat, tefrit, hibrit

 

Peki, acaba yeni nesil ebeveynlik, eski nesillerin ebeveynlik yöntemlerini silip atmak anlamına mı geliyor?

Cevap hem evet, hem de hayır. Çünkü “evet” dersek, bulunduğumuz coğrafyaya sinmiş onca tecrübeyi rafa kaldırmış oluyoruz. Köksüz, mesnetsiz ve ekonomik açıdan bizden ileride olan ülkeleri kopyalamaya eğilimli bir ebeveynlik tarzını kabul etmiş oluyoruz.

“Hayır” dersek de işimiz zor. Çünkü içinde bulunduğumuz gün itibarıyla, anne babalar çocuklarına farklı yaklaşım tarzlarını benimsemek zorunda. Dedelerimiz için çok sağlıklı olan çocuk yetiştirme yöntemleri, zamane çocuklarında bazen işe yaramıyor. Zaman aşımına uğramış ve kapanmış davalar, bize sadece vakit kaybettiriyor.

Öyleyse yapılması gereken gelenekten kopmadan bugüne uyum sağlayabilmek.

Çocuğun her bir dakikasını siz planlar, her işine karışırsanız ifrat olur. Tamamen boş vermek de tefrit... Öyleyse hibrit bir yaklaşım benimseyip, çocukları bizden uzaklaştırmadan ama aradaki mesafeyi de çok açmadan ilerlemek gerekir.

Geleceğe köprü kurmadan önce yapmamız gereken şey, dünle bugün arasındaki köprüleri tamir edip, sağlamlaştırmaktır.

Telefonumuzu bile gün aşırı güncellerken, zihniyetimizi doğum tarihimize sabitleyemeyiz.

Çünkü gelenek külleri saklamak değil, ateşi canlı tutmaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.