Hiç aklıma gelmezdi

A -
A +
 “Önce Fatiha suresini ardından namaz surelerini birer birer öğrenmeye başladım...”
 
“Mahkûma suçu sorulmaz” derler. Ben de söylemeyeyim ama tutukluluğum ne bir adam öldürmek ne de herhangi bir adi suç. Gözaltında bulunduğum sürede, benden iki gün sonra birkaç kişi daha yanıma geldi.
Kılık kıyafetleri, konuşmaları, hareketleri düzgün kişiler olduğunu gösteriyordu. Ben de ister istemez suçlarının ne olduğunu sormadım. Neyime gerekti benim? Ben bir an önce, davamın neticelenmesini bekliyordum.
Mahkûm olan için, dört duvar arasından başka mekân var mı? Yani, ister istemez o kişilerin yaptığı sohbetleri dinliyor, vakti geldiğinde kıldığı namazları seyrediyor; kendimle onları kıyaslıyordum.
Onlarla benim aramda ne fark olabilirdi ki? Onlar da ben de mümindim. Peki ben niçin dinî vecibelerimi yerine getirmiyordum? Beni bundan alıkoyan ne olabilirdi? Evet şimdiye kadar ibadetlerle ilgili hiçbir şey öğrenmemiş olmamdı… Ama niçin? Niçin şimdiye kadar dinle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştim?
Yoksa içimi bir kurt gibi kemiren depresyon hâlim buradan mı kaynaklanıyordu? Baksana, adamlar hallerinden hiç de rahatsız değillerdi. Benim ise uzandığım yatak diken olmaya başlamıştı.
Gece sabaha kadar bu düşüncelerle boğuştum. Gözüme uyku girmemişti. Ne olursa olsun sabah kalktığımda yanlarına gidip onlarla konuşacaktım... Fakat sabah olmasına rağmen onlarla konuşma cesaretini bulamamıştım.
İçlerinden en yetişkin olanı, benim içinde bulunduğum kararsızlığı sezmiş olmalı ki yanıma yaklaşıp sordu:
- Arkadaş niçin bizimle beraber olmuyorsun? Bak sen de bizimle beraber namaz kılabilirsin, konuşur sohbet ederiz. Vakit daha güzel geçer değil mi?
Bu, yarı soru yarı davetiye karşısında, yüzüm kızardı. Utancımdan başımı öne eğip mırıldandım:
-Aslında çok iyi olur ama...
- Elbette çok iyi olur. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp derler. Eğer bilmiyorsan açıkça söyle, biz sana öğretiriz kardeşim...
O anda ne kadar sevindim bilemezsiniz. Gerçi “Peki, olur” demedim ama sessizliğim kabul ettiğim anlamındaydı.
Öğle namazına onlara bakarak abdest aldım. Namazda da herhangi bir sure okuyamadım ama onlar gibi bekleyip onlar eğildiğinde eğildim. Secde ettiğinde secde ettim, oturduklarında oturdum. Akşama doğru ilk öğrendiğim şey abdest almak idi. Ardından aşk ve şevk olunca önce Fatiha suresini ardından namaz surelerini birer birer öğrenmeye başladım. Gerisi geldi şükür… Namazı burada öğreneceğim hiç aklıma gelmezdi.
          Süleyman Ekinci-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.