Ünal Bolat

“Pandemi günlerinin zirvede olduğu Arefe günüydü… Fırından mis gibi ekmek kokuları geliyordu”

“Oğlum bununla ne yapacaksın?” dedi, “Köyde lastik ayakkabı tamir edeceğim” dedim.

"Annemin sabrı ve iyi niyeti sayesinde babamın katili olmaktan kurtulmuş oldum.”

“Hamit gel buraya, baban Vezirköprü’den bir hanımla evleniyormuş dediler, şoke oldum!..”

“Hepimiz kalkıp gittik. Hastane odasına doluştuk. Dedem bizimle tek tek helalleşti...”

“Çok sayıda programa taksi çağırıp gitmiştim. O gün sanki basiretim bağlanmıştı...”

“Öyle ya hediye vereceksen en iyisini vermek gerekmez mi? Dışı güzel içi çürük incirden hediye mi olur?"

“Ameliyattan altı ay sonra etrafa gülücükler saçıyormuşum. İlk adımımla evde şölen yaşanmış...”

“O aslanım diye konuşurdu genelde… Harbi söyler, net söyler ama içten söylerdi...”

“Enes ben bu arabaya ne zaman binsem arızalanıyor farkında mısın?!.”

“Mehmet ne zamandır hiç aramıyordu. Acaba bir şey mi gelmişti çocukların başına?!.”

“Muhtar oturduğu yerden tütünden birkaç nefes alıp üfledi ve mırıldanmaya başladı...”

“Biraz daha ileri gidince suyun azaldığı ve yavaşladığı bir yer beni biraz ümitlendirmişti...”

“Kendisine tövbe-i Nasuh yaptırdım. Kelime-i şehadeti ikrar ettik. Ben söyledim o tekrar etti...”

“Babam hayattaydı ama ne kendine ne bize hayrı vardı. O sadece alkolik zavallı biriydi!..”

“Şu var ki sadece otuz beş senedir içimde kalan ukdeye bir de şimdi hicran eklendi”

“Öyle ya, kim alıp gelecekti o altın beşiği? Nerede öyle yiğit; nerede öyle kahraman!..”

​“Bütün bu hizmetlerde Mehmet Oğuz Abilerin emeği var, gayreti var hatıraları vardı”

“Meğer gırgır kamyoncuların yük aldıktan sonra brandayı bağlama şekline deniliyormuş”

Kibirli müdür “Bunlar hiç olmamış. Maskenin bir köşesinde tel olmalı” deyiverdi!..