Vehbi Tülek

Bir Resûlullah âşığı, Kabr-i saadetin yanında, her sabah ezan okur, "Namaz uykudan daha iyidir..." derdi. Mescid-i Nebî hizmetçilerinden birisi bunu dövdü!..

Buyurdu ki: "İnsan için, zamanın şartlarını ve hâlini çok iyi bilen, yüksek ilim ve yüksek hâl sahibi bir büyüğe uyması büyük bir ganimettir..."

Mâlik bin Dînar hazretlerinin kötü bir komşusu vardı. Bütün mahalleli toplanıp ona "Buradan gitmezsen sana beddua ederiz" dediler!..

Demdemekî adında bir zat yanındakilere şöyle der: "Ben hocamın duasını aldım, bedenim eskimeyecek ve çürümeyecek. Beni kabre koymayın!"

Bir gün Peygamber Efendimizin huzuruna bir zat çıkageldi. Resûl aleyhisselâm ona kim olduğunu sorunca, "Ben Zeyd-ül Hayl olarak tanınırım" dedi...

Şeyh Ata Ekber'in zamanında bir Yahudi genci, kendisi gibi bir Yahudi kıza sevdalanır. Onun için yanıp tutuşmaktadır...

Horasan Emiri İsmail bin Ahmed, huzuruna gelen bir âlimi ayağa kalkarak karşılar. Ancak bu davranışı kardeşinin hoşuna gitmez!..

Mesleği şarkıcılık olan Şağvane isminde bir kadın vardı. Beraberindekilerle bir yere giderken, kulağına bir ağlama sesi gelir ve araştırmaya başlar!..

Genç bir kadın, kocası ve çocuğuyla gemiye binerler. Denizde fırtına çıkar ve gemi batar. Kadın, çocuğuyla kurtulur; ancak!..

Zeyd isminde bir adam vardı. Câfer-i Sâdık hazretlerine çok îtirâzda bulunurdu. Bir gün Câfer-i Sâdık'a bu adamdan bahsettiler...

Hazret-i Ömer, Umeyr bin Sa'd'ı Humus'a vali olarak göndermişti. Halife, bir senedir ondan haber alamayınca meraklanmıştı!..

Zekeriyyâ Efendi, uzun seneler kadılık, müderrislik ve kadıaskerlik yaptı. Rumeli kadıaskeri iken kendisine şeyhülislâmlık görevi verildi...

Bir tanıdığı Ali Havâs hazretlerinden hac için izin ister. O mübarek de ona, gitmemesini söyler. Ancak adam, bu nasîhati dinlemeyerek yola çıkar...

Ahmed Rıfaî Hazretleri'nin arkadaşı Şeyh Cemaleddin, bir bostan yerini satın almak ister. Ancak arsa sahibini razı etmek çok zordur!..

Kuzey Afrika memleketlerinden birinde bir adam yaşardı. Feraseti kuvvetliydi. Şaşkınlık uyandıran hisleri vardı!..

Takva ehli bir zatın, günahkâr bir komşusu vefat etmişti. Salih kimse onu rüyasında gördü. Günahkâr olarak tanıdığı komşusu cennetteydi!

Hayyan bin Hibal'in bulunduğu bir meclise evliya hanımlardan biri gelerek: "Suallerime içinizde cevap verecek kimse var mı?" diye sorar!..

Mehmet Efendi, Dördüncü Murat Han devrinde yaşamış bir velîdir. Herkese elma hediye ettiğinden kendisine "Armağanî" denilmiştir...

Mâlik bin Dînâr hazretleri, bir gün toprakla oynayıp bâzan gülen bâzan ağlayan bir çocuğa rastlar. Yanına yaklaşıp onunla konuşmak ister...

Bir Habeşli, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin huzuruna gelip, "Çok günah işledim, tövbem kabûl olur mu?" diye sorar...