Bilmem!

A -
A +
 
Zihnimizin ördüğü kalın ve yalıtımlı duvarlardan, ancak özgürleşen benlikler kanatlanarak çıkıyordu. Derin çukurların arasında çocuklar gibi sekerekten geçiyor hayat denilen.
Gerçekten, “Kimin rüyasıydı?” bir türlü uyanamadı, herkesi her şeyi, ‘luuuuppp’ diye yuttu.
Yoksa biz miyiz rüyalarda olan her birimiz bambaşka âlemlerde fakat aynı mekânda olan. İnsanoğlunun sonu mu geldi?
Yoksa bir başka başa doğru evrile çevrile sürükleniyor muyuz? İradelerimiz çömelmiş rehavetin yedi renkli gökkuşağını yaşıyor. Bunca asırlık ekilenlerin ederi "günah keçileri"nin boynunda tıngır mıngır geziniyor. Ne deli dizgin yaşıyoruz hayatı, ne gereksiz şeylerden yorgun zihinlerimiz. Ne kadar çok sorular soruluyor ve ne kadar belirsizliklere rağmen hâlâ ümit edebiliyoruz.
Şu insan ne garip bir canlıdır? Cehennemde yaşarken cennetin hayaliyle avunan ve tembelliğiyle övünen! Cahilliğine binlerce kılıf uydurabilirken, bildiklerini apaçık teşhir eden... Bilmek, her sorunun mutlaka bir cevabı vardır.
-“Bilmiyorummmm” demek mi?
Bilmiyorum, günümüzün cahillik unvandır. Kimse üstüne almaz yüzüne bakmaz. Dolu olmayan tenekeler gibi bir birbirine çarpan yüksek sesler akıl diye tanınmıştır. Oysa bilmiyorum diyebilmek büyük bir erdemdir bilmediğini söyleyebilecek öz güven sahiplerine…
“Önemli olan bilmek değil, olmaktır”, şeklinde özetlenebilir. Bu yol bir bilme becerisi elde etme yolu olarak değil, “olma” becerisi elde etme yoludur. Buna “hâl ehli olmak” da derler. Yani, bilmek önemlidir. Bilmeden elbette pek çok şey eksik kalacaktır. Ama bilmek, uygulamayı her zaman beraberinde getirmez. Önemli olan bilgiyi eyleme çevirebilmek yani “olmak” aşamasına getirebilmektir. Dolayısıyla amaç, “söylem” değil “eylem”dir.
İnsanı insan yapan erdemli tavır dürüstlük ise, çoktan okul kitaplarında ve masallardaki yerini almıştır.
Her şeyi bilen bir çağdan bilmediğine, “bilmiyorum” diyebilecek;  ÖZ GÜVENLİ, ERDEMLİ, ÇALIŞKAN VE ÜRETKEN kuşağa en içten sevgi ve selamlar.
Ümit her hâlinle ne güzel şeysin…
               Meryem Kadıoğlu
 
 
 
ŞİİR
 
            ECEL VAKTİ
 
Ölümle son bulur zevk û sefamız,
Bedene sarılır beyaz bir kefen,
Dünyalık için mi bütün cefamız?
Üstüne serilir beyaz bir kefen.
 
Nedir bu dünyalık heves kavgamız?
Nere kadar sürer telaş kaygımız?
İnsan insana hiç kalmaz saygımız,
Cana giydirilir beyaz bir kefen.
 
Dünyanın süsüne ne çok aldandık.
Çeşit çeşit her bir renge boyandık.
Biz ki mümin kullar Rabbe dayandık,
Kumaştan dikilir beyaz bir kefen.
 
Ezelden yazılmış alın yazımız,
Ölümden habersiz çoğu azımız.
Kabirde bitecek dünya hazzımız,
Herkeste görülür beyaz bir kefen.
                Âdem Kılıç "Serhedî"
 
 
 
UNUTULMAZ TARİHLER
 
BOSNA BARIŞ ANTLAŞMASI: Bosna-Hersek'te 1990 senesi sonlarında yapılan seçimleri kazanarak devlet başkanlığına gelen Aliya İzzet Begoviç, Mart 1992'de bir referandumla bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Bosna-Hersek Sırplı milislerin yoğun saldırısına maruz kaldı. Bölgeye insani yardım ulaştırmak için bulunan Birleşmiş Milletler askerleri birçok katliama göz yummaktadır.
Bosna-Hersek Başbakanı Hakkı Turayliç'in, Birleşmiş Milletlere ait arabadan indirilerek Sırplar tarafından öldürülmesi, büyük tepkilere sebep oldu. Sırplar Müslüman kadınlara tecavüzleri hat safhaya ulaşmasına rağmen batılı devletler olaya sadece seyirci kalmıştı.
Bosna Hersek'te 1992-1995 yıllarında yaşanan bu savaşı sonlandıran anlaşma imzalanmıştı. Ancak kimi otoriteler bu anlaşmanın ülkeye karmaşık bir siyasi sistem getirdiğini dile getirirken adı Dayton Barış Anlaşması olarak imzalanan bu anlaşmanın üzerinden 25 yıl geçmiş durumda.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.